Bölgede tanıdıklarımı arayıp neler olup bittiğini onlardan dinledim…
ANTAKYA’DAN SİNAN S.
Şu anda temel sorunumuz barınma, çok fazla konteyner ve çadıra ihtiyaç var. Özellikle Samandağ ve çevresinde bu ihtiyaç had safhada. Şu anda havalar ılık gittiği için az çok idare edilebiliyor. Ancak her an soğuklar bastırabilir. Kırlık bölgelerde sorunlar daha değişik. Hayvanları olan köylüler bölgeden ayrılmak istemiyor. Çadırların köylerin yakınlarına kurulmasını istiyorlar.
Hayvanları çadır kentlere götürmeleri ve orada bakmaları mümkün değil. Bir temel ihtiyaç da hayvan yemi. Yetkililer ise her biri ayrı ayrı yerlere kurulmuş çadırlara yetişmenin mümkün olmadığını ve bu nedenle böyle bir isteğe cevap veremeyeceklerini söylüyor. Tabii sivil örgütlenme buna bir çözüm üretebilir. Antakya’nın yeni Arkeoloji Müzesi hasar görmemiş. Eski mozaik müzesi de yerinde duruyor. Anadolu’nun en eski camii olan Habibi Neccar Camii yıkıldı. Hristiyan Ortodoks Kilisesi yıkıldı. Vilayet binası iş göremez halde.
MALATYA’DAN E.
Deprem gecesi yaşadığımız büyük travmanın ardından ailecek Diyarbakır’daki yakınlarımızın yanına geldik. Öncelikle barınma sorunumuzu çözmemiz gerekiyor. Geleceğe dair bir plan yapamıyoruz. Çocukların okul işi ilk çözeceğimiz konu. Malatya’ya arada gidiyorum, şehrin yok oluşuna tanıklık ediyorum. Bu şehirde doğup büyüdük. Hatıralarımız var, yaşanmışlıklar var. Hepsi yer ile yeksan olmuş durumda.
Ayrıca devam eden artçılar, deprem ruh halinden çıkmamızı engelliyor. Burası hayalet şehre dönmüş. Hep denirdi, uyarılırdı “Malatya deprem bölgesi” diye. Bu uyarıları dinlemedik. Es geçtik. Şimdi enkazın altında kalan bir şehrin insanlarıyız. Yardımlar, gelen destek ihtiyaca cevap vermiyor. Hâlâ imkanlar çok kıt. Malatya merkezde hiçbir evin içine girmek mümkün değil. İnsanlar soğukta evlerinin önünde, eşyalarının önünde bekleşip duruyor.
KAHRAMANMARAŞ’TAN SERMET Ç.
Kayınvalidemi, annemi enkaz altından çıkaramadım. Çığlıklarını duya duya bir yardım getiremedim. Maalesef ikisini de kaybettim. Biraz önce CHP bölge milletvekili Ali Öztunç’u dinledim. Kahramanmaraş’ta aceleyle yeni bir bölgeyi imara açmaya karar vermişler. Toplantıya katılan jeoloji mühendisleri, inşaat mühendisleri o yerin uygun olmadığını belirtip itiraz etmişler.
Dinleyen olmamış. Mühendisler, şehrin ovaya değil dağa doğru geliştirilmesini savunuyor. Öztunç, Elbistan’da imara açılan yerin ise sel bölgesi olduğunu söyledi. Tuvaletlerin çoğu geldi, bu ihtiyaç azaldı. Ama insanlar kendi evlerine yakın çadır istiyor. Benim işyerimin olduğu mahallede ruhsat, dört kata veriliyordu. Belediye Meclisi bunu 8-18 katlı binalara çevirdi. Zemin uygun mu değil mi? Kimse de dur demedi.