Giriş
Berlin’de pırıl pırıl bir güneş var. Dicle Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun’la kaldığımız otelin çevresinde akşam yürüyüşü yapıyoruz. Şehrin merkezi sayılacak bir noktadayız. Sokaklar, sukünet, düzen ve intizam içinde.
Arada bir duyulan korna sesi alışılmadık bir sesmiş gibi rahatsız ediyor. Berlin'deyiz. Türkiye’nin kargaşasından, seçim meydanlarındaki geriliminden, “beka” tartışmalarından uzakta...
Gel gör ki yine Türkiye’yi konuşuyoruz. Konumuz; “Türkiye’de Anayasal Değişiklikler, Sivil Toplum ve Dış Politikada Son Gelişmeler.” İlk oturumda, yeni anayasal sisteminin temel felsefesinin demokrasi olduğu ve seçilenlerin yönetme meşruiyetinin esas alındığı ifade edildi.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi uyum yasalarının hazırlandığı, 24 Haziran erken seçimleri nedeniyle gereken kanunların çıkarılması için zaman kalmadığı vurgulandı. İlk sunumun tartışılan bölümlerini şöyle özetleyebiliriz:
Seçilenlerin yönetme meşruiyeti bir hak olduğu gibi, ötekilerin bu yönetim sistemine karşı hak ve hukukunun korunması da ilkesel bir meseledir.
Bu açıdan yargının bağımsızlığı, yasamanın yürütmeyi denetleyebilmesinin önemi konusunda duyarlı olunmalıydı. Toplantıda kullanılan “devlete karşı olmak” ve “yurtsever demokrasi” gibi kavramların ayrıntılı olarak izaha muhtaç olduğunu söyleyebilirim.
Kadın hakları alanında gelişen ve değişen konular masaya yatırıldı. Hükümetin başlangıçta kadın hakları konusunda önemli hamleler yaptığı ve olumlu değişimlerin yaşandığı belirtildi.
Kadınların aile içi şiddete karşı korunması alanında kadınların cesaretlendirildiği ve bu konuda ciddi başarılar kazanıldığı söylendi. Ancak son yıllarda bu alanda gerilemeler yaşanmaya başlandığı da endişe ile takip ediliyordu..
İslami sivil toplum kuruluşları
İslami STK’ların son yıllarda dikkat çekici bir gelişme gösterdiğinin ele alındığı oturumda, bu alandaki belli başlı değişim noktaları dile getirildi.
Çalışan sayısının 4-5 bine ulaşan cemaatlerde, eski tipteki adanmış insanların yerini profesyonellerin aldığına dikkat çekildi. Gözle görünür değişimlerden birisinin de “kadınlaşma” olduğuydu.
İslami kuruluşlarda kadın sayısının hızla arttığına vurgu yapıldı. Bu kuruluşların arka sokaklardan öndeki büyük caddelere çıkması da yeni bir durumdu. Bütün bu dönüşümlerin sonucu olarak İslami STK’ların devlet karşıtlığından ve eleştirel duruştan devletle işbirliğine yöneldiklerini söylemek mümkündü. İlgi çekici başka konuşmaların da yapıldığı toplantıyı PODEM ve Berghof Vakfı düzenledi.
