İsrail’in dur durak bilmeksizin yürüttüğü saldırı siyaseti İslam dünyasında derin izler bırakıyor, derin yaralar açıyor. Aslında bu yaşananlar yalnızca İslam dünyasını ilgilendiren bir insanlık acısı, bir çaresizlik olarak görülemez. Bu, tüm insanlığın meselesi.
Nitekim, bu saldırının arkasında duran ABD ve bazı Batılı ülkelerin yurttaşları da bu vahşete dur demek amacıyla sokaklara dökülüyor, saldırganları teşhir eden gösteriler yapıyorlar. Hatta denebilir ki İslam ülkelerinde olmadık ölçüde Batı dünyasında protestolar daha yaygın. Rusya’da, Çin’de ciddi bir gösteriye rastladınız mı?
İslam dünyasında bir kesim teslimiyet içindeyken, bir kesim de çaresizliğin yol açtığı derin bir travma yaşıyor. Bu ayrışma Filistin’in içine kadar sıçramış durumda. Gazzeli Filistinliler, Batı Şeria’daki yönetime ateş püskürüyor.
Türkiye ise en duyarlı ülkelerden birisi. Bu duyarlılık zaman zaman bir şey yapamıyorum tepkiselliğine de dönüşebiliyor. Öte yandan bambaşka tepkiler de oluyor... WhatsApp’a mesaj yazan bir araştırmacı arkadaşımız öfkesini şu başlıkla ifade etmiş: “Ya Gavura teslim olacağız ya da büyük bir imparatorluk kuracağız.”
Karşı tarafı “gavur” diye tanımlamak ne kadar doğru? Gavur, bizim toplumumuzda Müslüman olmayan kesimlere denir. Müslüman dünyası dışında tüm dünyayı bizi teslim almak isteyenlerin ortak cephesi olarak görebilir miyiz?
ABD’de Avrupa ülkelerinde İsrail saldırılarına karşı mücadele eden Hıristiyan, Yahudi göstericileri, üniversite öğrencilerini nereye koyacağız? Müslümanı gavuru birleşip ortak bir insanlık ideali yaratmak, dünyayı barış ve kardeşlik cennetine çevirmek hedefimiz değil midir?
Süper devletlerin, emperyalist güçlerin hegemonyasındaki dünya mutsuz ve acı çeken bir dünya. Bu düzen değişmeli. Bütün farklılıklarıyla dünya halklarının ortak kardeşliğinde birleşmenin yollarını bulmalıyız yaratmalıyız.
İslam dünyası bu travmadan belki de yeni dersler çıkararak, bugünkü kara tabloyu değiştirebilecek bir enerji yaratır. Belki bir gün bizden de yeni fikirler doğar. Gün, bölünme ve cepheleşme oyununu bozabilme günüdür. Unutmayalım, dünyanın büyük bir kısmı yoksul. Bunların bir kesimi Müslüman, diğerleri değişik din ve inançlara sahip.
İslamiyet’in temel hedefi barıştır, kardeşliktir demiyor muyuz? Umutsuzluğu yenmeliyiz. Olmadık hayaller üretmek yerine, bilime, teknolojiye, özgürlüğe barışa önem verelim. WhatsApp’tan, X’e kadar, Facebook’tan Windows’a kadar son büyük gelişmelerle yarışabilecek bir birikimi hedeflemeliyiz.
Zor ama gerekli olan ortak insanlık değerlerinin etrafında bütün insanların birliğini savunmaktır. Bugün mümkün görülmeyebilir ama bu dünyadan ne devletler ne hükümdarlar geldi geçti.