Kadir Can bir zamanların ünlü foto muhabiri. Günaydın, Cumhuriyet, Hürriyet, Güneş, Sabah... Bütün bu gazetelere en güzel fotoğrafları çekmiş... Arşivindeki resimler foto-kitaplara dönüşmüş. Onu foto muhabirliğinin zirvesindeyken tanırdım. Şimdi Büyükada’da ada dostluğu yapıyoruz.
Cumartesi sabahı Viranbağ’daki kafesine gittik. Hani şu Yahya Kemal’in üzerine şiir yazdığı Viranbağ.
Adalardan yaza ettik de veda
Sızlıyor bağrımız üstündeki dağ,
Seni hatırlıyoruz Viranbağ!
Uyuduk kırda, gezindik dağda,
O yazın, ah o engin çağda,
Geçti en son gün Viranbağ’da.
Yahya Kemal’in bu mısraları yazdığı yerdeyiz. Tabii o günün Viranbağ’ından geriye yıkıntılar kalmış.
Karşımızda Kadir Can. Viranbağ’ın öyküsünü anlatıyor: Babası Ramazan, 1940’lı yıllarda İstanbul’da Kristal Gazinosu’nda garson. O dönemin zenginlerinden Avukat Mustafa Nuri Devres, gazinonun müşterilerinden. Aralarında bir dostluk ve güven ilişkisi olunca Devres, Kadir’in babasına Büyükada’da sahibi olduğu Viranbağ tesislerini işletmesini teklif ediyor. Yıl 1947-48 olmalı.
Şimdi yıkıntıları kalmış olan Viranbağ Gazinosu ve (yangında kül olana kadar) Devres evi yıllarca Kadir Can’ın ailesinin yaşam alanı oluyor. 1951 yılında Kadir Can burada doğuyor. Hayata gazino çalışanı olarak başlıyor. 20’li yaşlarına gelince, “Hayat hep böyle gitmez, 2 ay çalış 10 ay yat” diyerek bir meslek sahibi olmak istiyor.
Tesadüf bu ya, bir Alman’ın aylar önce gazinoda unuttuğu fotoğraf makinesi rafın birinde duruyor. Çalışıp çalışmadığını öğrenmek üzere makineyi önce adanın fotoğrafçısı Mustafa Karaduman’a götürüyor. Karaduman makineyi çalıştırıyor ve bir de film takarak Kadir’e veriyor.
Kadir Can, makine elinde fotoğraflar çekiyor. Bu işi yapabileceğini düşünüyor. Bir ilanın ardından o dönemin en çok satan gazetelerinden Günaydın’da Ahmet Vardar ve ekibiyle çalışmaya başlıyor. Sonra Cumhuriyet, Hürriyet, Güneş, Sabah’ta çalışıyor. Büyük başarılar kazanıyor. Çektiği fotoğrafların bazıları Time, Paris-Match, Newsweek ve Stern gibi dünyanın önde gelen haber dergilerinde ve gazetelerinde yayınlanıyor.
Bu arada Viranbağ Gazinosu Orman İşletmesi tarafından mahkemeye verilince, gazinonun sonu geliyor. Gazino kapanınca (Kadir Can’ın babası) Ramazan ve (annesi) Anjel buraya küçük bir kulübe yapıp hayatlarını burada sürdürmeye çalışıyorlar. Ramazan da ölünce, Anjel orada küçük bir kafeyi tek başına sürdürüyor. Ondan sonra oğlu Hasan devralıyor. 40 sene aradan sonra Kadir Can adaya geri dönüyor. 2018 yılında ağabeyi Hasan ölünce onun bıraktığı yerden kafeyi çalıştırmaya başlıyor. “Gündüz, güneş batıncaya kadar çalışıyoruz. Ne elektrik var ne de su. Gece burası zifiri karanlık. ‘Büyük Tur’ yolunun aydınlatılması gerek” diyor. Kahve, taşıma su ve jeneratörle idare ediyor. Kadir Can’ın kafesinde güzel bir kahvaltı ettik. Manzara büyüleyici. Burada hayat güneş batınca duruyor.
Ada’nın yeni çalışmaya başlayan sempatik akülü otobüslerine binin. Ya da kendinize güveniyorsanız bisikletle de gidebilirsiniz. Viranbağ durağında inin. Yahya Kemal’in şiirindeki kafenin misafiri olun. İstanbul’un yanıbaşında, yeşillikler ortasında Heybeliada’yı, denizi, gemileri seyredin.