CHP lideri Kılıçdaroğlu, ikili basınç altında. İktidar sözcüleri ve medyadaki yazarlar, CHP’yi, ‘Terörist HDP’yle gizli ittifak yapmakla suçluyor, “İtiraf et itiraf et” diye tempo tutuyorlar. Böylece CHP ile İYİ Parti arasındaki ‘Millet İttifakı’nı sarsmak amaçlanıyor. İkinci basınç, ‘sol liberal’ sayılabilecek bazı çevrelerden geliyor: “Haydi CHP, İYİ Parti’yi bırak, HDP ile ittifak için milliyetçi tabanını dönüştür…”
Bütün bunların elbette bazı etkileri olabilir... Ancak İYİ Parti ve HDP seçmenleri, özellikle büyükşehir belediye başkanlarının seçiminde görüldüğü gibi, çoğunlukla CHP’li adaylara oy verdi. Parti yönetimleri ittifakı savunurken seçmen de ittifakı destekliyordu.
Nitekim İstanbul Büyükşehir seçimlerinde, Öcalan kardeşlerin “CHP’li adaya oy vermeyin” çağrısı etkili olmadı. CHP, neden İYİ Parti’yle ya da Gelecek ve Deva Partisi’yle değil de yalnızca HDP ile bir seçim ittifakı kursun? Deva ve Gelecek; örneğin HDP konusunda, Kürt meselesinde, olumlu tutum içinde.
İYİ Parti lideri Akşener de HDP’ye karşı dikkatli bir dil kullanıyor. HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar, İYİ Parti dahil muhalefet partileriyle diyalog kurmaya hazır ve açık olduklarını söylüyor.
Asıl değişim seçmende başlıyor
Seçim kazanmak ancak ortak bir muhalefet hareketiyle, asgari müştereklerde birleşmekle mümkün... Kılıçdaroğlu da Meral Akşener de Mithat Sancar da bunu biliyor… Seçmen de biliyor. Başarı parçalanmaktan değil, ortak hareket noktalarını çoğaltmaktan geçiyor.
CHP’li seçmenin de diğer muhalefet partilerine oy verecek seçmenin de asıl hedefi iktidar. Yerel seçimlerde, ittifakı destekleyen yönde oy kullandılar. Genel seçimlerde de benzer bir tercih eğiliminde oldukları görülüyor. Seçmen şunun da farkında: İmamoğlu’na verilen oy, yalnızca CHP’nin hanesine yazılmıyor. Bu oy, ortak bir hedefi simgeliyor. Bu konuda tarafların özenli, hesaplı davrandıkları söylenebilir. Şimdiye kadar, kimse kimseyi dışlamadı.
Sorumluluğu sadece CHP’ye yüklemek, gerçekçi değil. HDP’nin de adımlar atması şart. Ortalıkta dolaşan ‘CHP’li milliyetçi seçmen’i HDP’yle işbirliğine ikna etmek için Kılıçdaroğlu’nu göreve çağırmak fikri de anlamsız geldi. Gerçek şu ki partileri değiştiren, siyasi yönelimini belirleyen asıl dinamik seçmendir... Parti yönetimleri, seçmene paralel olarak siyaset oluşturuyor.
Karşılıklı bir etkileşimden söz edilebilir. Demokrasiyi öncelik sayan, batıyla ilişkileri düzeltmekten yana olan, ekonomiyi önemseyen bir seçmen kitlesi oluşuyor. Bu seçmen de muhalefet liderleri gibi 50 artı 1’e ihtiyaç olduğunun farkında. Bu nedenle ittifakın kıymetini bilen bir seçmenle birlikte değişmez sanılanların değiştiğine tanık oluyoruz.