Elisa Zonaro’nun fotoğraf sergisini dolaşırken, kendi kendime hayıflandım. “Neden bizim de köydeki hayatımızdan, örneğin babaannemden bir fotoğraf yok” diye söylendim.
Fausto Zanaro’yu biliyoruz. “Elisa Zonaro nereden çıktı?” diyenlere önerimiz, Zeytinburnu Belediyesi Kazıçeşme Sanat'taki sergiyi gezmeleri. 130 yıl önce İstanbul’un fotoğraflarını çekmiş profesyonel bir kadın fotoğraf sanatçısı ve Fausto Zonaro’nun 1863 doğumlu eşi. Elisa, Ressam Fausto’nun tanınmasında ve eserlerini üretmesinde önemli bir rol oynamış. Daha da ötesi Elisa, eşi Fausto’nun İstanbul’a taşınmasına öncülük etmiş. 1890 yılında geldiği İstanbul’da iki ay içinde uygun bir ev bularak ailenin bu büyülü kente yerleşmesini sağlamış. Fotoğraflarını eşi Fausto’nun resim yapabilmesi için çekiyordu. İstanbul’un gündelik hayatını, cazibesini, zenginliğini ve yoksulluğunu, savaştan savaşa koşan bir ordunun İstanbul’daki ruh halini yansıtan fotoğraflar onun kamerasında ölümsüzleşmişti.
Zonaro’nun tabloları sarayın ilgisini çekti. Zonaro, II. Abdülhamit tarafından Saray ressamlığına getirildi, maaşa bağlandı, kendisine Akaretler’deki 50 kapı numaralı bir ev ve bir atölye verildi. Bu arada Elisa da çektiği fotoğraflarla ünlendi. 1893 yılında Paris’e giderek, fotoğrafçılık dersi alıp profesyonel fotoğrafçılığa başladı. Resimlerini çektirmek isteyen zenginlerin kapısında sıraya girdiği bir sanatçıya dönüştü.
Önceki gün Elisa’nın fotoğraflardan bir bölümünün sergilendiği Zeytinburnu’ndaydık. Galerinin tarihi dokusuyla uyum içindeki fotoğraflar ziyaretçilere İstanbul’un tarihini yaşatıyor.
Fausto Zonaro’nun, Sadrazam İbrahim Hakkı Paşa ile birlikte Dolmabahçe Sarayı’nda padişahın kabulü öncesinde beklerken çektiği fotoğraftaki ışık düzeni bir ustalığı yansıtıyor. Padişahın kabulü öncesi, bekleme yeri, hafif loş ve karanlık tutulurdu. Ardından padişahın makamına girildiğinde odanın ışığı bekleyenin gözünü alırdı. Bu şekilde bir psikolojik üstünlük yaratılırdı.
Fotoğrafların bütününde bir objektifin bir kadının elinde olduğunu hemen hissediyorsunuz. O günlerde, gözlerden ırak, yaşayan İstanbullu kadınların, gündelik hayat içinde fotoğraflarına pek rastlanmaz. Elisa’nın bu engeli aştığını görüyoruz. Zaman zaman eliyle yüzünü kapatarak, utangaç şekilde poz veren İstanbullu kadınlar, Elisa’nın kamerasından, günümüze bakıyor. Çarpıcı fotoğraflardan biri de Enver Paşa’nın, babasının ve oğlunun fotoğrafı. Elisa’nın bakışındaki derinliği, ulaşılması zor bir yeteneği gösteriyor.
Ancak hikaye başladığı gibi bitmedi. 1909 yılında II. Abdülhamit’i deviren İttihatçılar, Zonaro’yu “saray ressamlığı”ndan attılar, maaşını kestiler ve tahsis edilen evi aldılar. O da ailesiyle birlikte Türkiye’yi terk etti.
1890’ların İstanbul’unu merak ediyorsanız, “Elisa Zonaro’nun İstanbul’u” sergisini ziyaret etmenizi öneririm. Bir kadın fotoğrafçının eserlerinin halkla buluşmasına katkıda bulunanlar: Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy, torun Cesare Mario Trevigne, Ömer Faruk Şerefoğlu ve Alev Berberoğlu. Özellikle Cesare Mario Trevigne, büyükbabasının sanatsal mirasının korunması ve tanıtılmasında önemli rol oynadı. Trevigne, Zonaro’nun eserlerinin doğrulanması ve belgelenmesi konusunda uzmanlaşarak, sanat dünyasında Zonaro’nun hatırlanmasına katkıda bulundu.