Esat Oktay Yıldıran ismini şimdiki kuşak bilmeyebilir. O, bir dönemin, 12 Eylül 1980 askeri darbe günlerinin ortaya çıkardığı bir isim.
Yaptıklarını, Diyarbakır Cezaevi’nde yatanlardan, defalarca dinledim. Ahmet Türk’ten dinledim. Cezaevinin foseptiğine ağız hizasına kadar batırıldıklarını, vücutlarında lağımlardan kaptıkları mikroplarla yaralar çıktığını, bir daha anlatmak ister mi emin değilim.
Devlet, bir ülkenin kanun, nizam ve düzeninin adıdır. Demokrat olabilir, liberal olabilir, faşist bile olabilir. İktidardaki güçlere göre değişebilir. Ama devlet, kanunların çiğnenmesini açıktan savunmaz. Olsa olsa kılıf uydurmaya çalışabilir. Yasadışı eylemler örgütlese bile, bunu açıktan savunmaz. Karakolda işkence sonucu yaşamını yitiren yurttaşların ailelerine, “Pencereden kaçmak isterken boşluğa düştü” denir.
Eğer olay örtbas edilemezse görevli işkencecinin mümkün olduğu kadar az ceza alması için çalışılır. 1925 yılında Diyarbakır’da sur içinde yargılanan ve idama mahkum edilen Şeyh Sait, tartışmalı bir tarihsel dönemin, bir ayaklanma iddiasının simgesi idi. İsyan çıkardığı gerekçesiyle idam edildi. Nereye gömüldüğü, ailesi dahil kimseye söylenmedi. Mezarı yok. Tarihsel rolü, Kürt tarihindeki yeri konusunda son yıllarda çok sayıda araştırma yapıldı, akademik tezler kaleme alındı. Kürtlerin önemli bir çoğunluğu, Şeyh Sait’e, Türk resmi tarihinde yazıldığından farklı bir gözle bakıyor.
Kürtlerin, siyasi görüşleri ne olursa olsun, onu bir parçaları olarak kabul ettiğini söylemek yanlış olmaz. Türkiye’deki muhafazakar kesimin önemli bir kısmı da Şeyh Sait’e sempati ile bakar. 2014 yılında Diyarbakır Dağkapı Meydanı partilerin ortak kararıyla “Şeyh Sait Meydanı” oldu.
2019 yılından bu yana da Şeyh Sait’in Diyarbakır’da adıyla anılan bir de bulvarı vardır. Bir dönemin Türkiye Komünist Partisi, Sovyet Rusya’nın siyasetlerine paralel olarak, Şeyh Sait’i İngiliz ajanlığı ile suçlamıştır. Hâlâ da böyle düşünen bir kesimin olduğunu biliyoruz. Esat Oktay Yıldıran, bir devlet görevlisi. Diyarbakır’a, belli ki seçilerek gönderilmiş. Yaptıkları, ölümlere neden olup, çok ağır sonuçlar doğurunca, bölgede tepkiler yükselmiş, o da görevden alınmıştır.
12 Eylül darbesinin simgelerinden Esat Oktay Yıldıran’ın ismi geçtiğimiz günlerde bir ilkokula verildi. Bunun özellikle Kürtler üzerinde ağır bir travmaya neden olduğu görülüyor. AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu, “Bu Şeyh Sait Bulvarı’na karşı bir misilleme midir?” diye soruyor, Milli Eğitim Bakanı’nı eleştiriyor.
Gerçekten de Esat Oktay Yıldıran’ın toplumsal karşılığı ne? Adı neden yeniden hatırlatılıyor?
Not: Bu yazı bitmişti ki! Milli Eğitim Bakanlığı, Esat Oktay’ın bir ilkokula adının verilmesini yanlış bulduğunu açıkladı. İsim silinecek.