Bir günlük gazetede, “okuyucu mektubu” adı altında bir haber yer alıyor. İddiaya göre Beykoz Göksu Evleri’nde yaşayan Yahudilerin köpekleri, Müslüman Türkleri ısırıyormuş. Yahudiler bunu kasıtlı olarak yaptırıyorlarmış. Habere konu olan mektup, Yahudi düşmanı, tehlikeli ve saldırgan bir üslupla yazılmış. Nefret ve ırkçılık suçu kapsamına giriyor.
Haberin içinden bazı cümleleri aktarıyorum. Bu tür “gazeteciliğin”, bu meslekteki herkes için bir ayıp olduğu açık:
“Beykoz Göksu Evleri’ndeki sokaklar, kaldırımlar ve caddeler köpek sürülerinin kontrolüne geçti. Saldırıya uğrayanlar, ısırılanlar 100 kişiden fazla.
Safarat Yahudileri dört yüz sene Hristiyan gibi İspanya’da saklanmışlardı. Çocukları çivili fıçıya koyarak yuvarlayıp kanlarını dökünce İspanyollar uyanmış ve ayaklanmıştı.
Bugün Selanik Yahudileri ve Masonların bir kısmı Göksu Evleri’nde yaşıyor. Köpekleri Müslümanların üstüne saldırtıyorlar.
İçlerinden de gayet sevinerek ‘Müslümanı ısır ısır’ diye saldırtıyorlar. Bütün bunları kasten yaptırıyorlar.”
Yahudiler, bu ülkenin yurttaşları. Vergi veriyorlar, askere gidiyorlar. Beykoz Göksu Konakları’nda bir köpek meselesi olsa bile, bunu o insanların kimliğiyle ne ilgisi olabilir ki! Böyle bir konuyu ırkçı amaçlarla kullanmak için gerçekten fanatik bir ırkçı olmak gerekir. Kaldı ki İstanbul'un bir çok yerinde köpek sorunu var. Koca İstanbul'da, Yahudi yurttaşlarımız topu topu 10-15 bin kişi. Müslümanların, “saldırgan köpekleri” yok mu?
Bir İsrail anısı
Bundan 12 yıl önce bir grup gazeteci bir davetle İsrail’e gitmiştik. Bölgenin sorunlarını derinlemesine incelediğimiz bu gezinin son gününde Tel Aviv’de Türkiye’den göç etmiş Yahudilerin konuğu olmuştuk.
Yemeğin sonunda gazeteci grubu adına bir teşekkür konuşması yaptım. Konuşmamın bir yerinde “Türkiyeli Yahudiler” ifadesini kullandım. Benden sonra söz alan ev sahipleri adına konuşan bir İstanbullu Yahudi, şunları söyledi: “Biz Türkiyeli değiliz, Türküz. Burada da bir Türk olarak yaşamımızı sürdürüyoruz.”
İsrail'de yaşayan bu insanların böyle konuşmaları için “maddi” bir neden yok. Kendilerini “Türk” kimliğiyle tanımlamaları ve öyle bilinmekten keyif aldıkları, hoşlandıkları, gurur duydukları belli.
Bu topraklar ve bu ülke hepimizin. Türküyle, Kürdüyle, Alevisi Sünnisiyle, Yahudisi, Ermenisiyle, Rumuyla, Karadenizlisiyle, Trakyalısıyla, kentlisiyle, köylüsüyle hepimizin. Kimse kimsenin üstünde değildir ve olmamalı. Irkçılık, bir insanlık utancıdır ve de tehlikelidir. Nice katliamlara, savaşlara neden olmuştur.