Yüksek Seçim Kurulu'nun kararının açıklanmasıyla yeni bir döneme girdik.
Gecenin hareketlenmesi, Ekrem İmamoğlu’nun konuşmasıyla başladı. Sonra Ömer Çelik, Meral Akşener ve Faik Öztrak'la devam etti. Muhalefet öfkeli. “Kazandığımız İstanbul elimizden alındı” gerekçesiyle seçim iptalini bir yargı darbesi olarak değerlendiriyorlar.
İktidar ise “Her şey yasaların bize tanıdığı hakların sınırları içinde gerçekleşti. Sonuç olarak millete başvuruyoruz” noktasında. YSK kararının demokrasiyi güçlendirdiğini savunuyor.
Tarafların ayrıntılı gerekçelerini günlerdir süren tartışmalar ve açıklamalar nedeniyle ezberledik.
Şimdi gözler 23 Haziran’da. O tarihe kadar oylar nasıl seyredecek. Gözlemleyeceğiz. İki taraf da seçimden çekilmesi beklenen partilerin emanet oylarına yönelecek. Tabii bir de sandığa gitmeyenler hesaba katılacak.
Diğer adayların oyları
Saadet Partisi adayının 103 bin, DSP adayının 30 bin, BTP’nin 27 bin, DP’nin 22 bin, VP’nin 17 bin, TKP’nin 10 bin oyu, seçimlerin kaderini etkileyecek kadar önemli.
Bu açıdan 103 bin oyuyla SP kilit önemde. 5-10 bin oyun bile hayati rol oynadığı kıyasıya bir yarışın ortasındayız. Bu açıdan, her iki adayın da yüzünü bu partilerin, özellikle de SP’nin oylarına çevireceğini görebiliyoruz.
24 Haziran seçimlerinde İstanbul’da yüzde 12.67 (1 milyon 195 bin) oy alan HDP’nin seçmeni, 31 Mart’ta İmamoğlu’nu desteklemişti. HDP oyları önemini koruyor.
Cumhur İttifakı 23 Haziran’da, HDP oylarına talip olabilir mi? Öcalan’ın 8 yıl sonra avukatlarıyla görüşmesine izin verilmesini bu yönde yorumlayanların sayısı oldukça fazla.
Enerjisi güçlü olan taraf seçime damgasını vurabilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhur İttifakı'nın en önemli kozu. Millet İttifakı’nın avantajı ise dinamik çıkışlarıyla kitleleri etkilediği gözlenen İmamoğlu.
Yüksek Seçim Kurulu çok ağır suçlamalarla yüzyüze. Bütün Türkiye’de duygusal bir atmosfer oluştu. Gönül isterdi ki, ne bu seçimler yenilensin, ne de böylesine sert bir ortam oluşsun.
Yaşadığımız gerilim az buz bir şey değil. Türkiye, bölünmüşlüğü aşmaya çalışırken, yine kutuplaşmaya zorlanıyor. Oysa ki toplum kutuplaşmaya, şova, abartıya, kişilik gösterisine değil sakinliğe, gerçekçiliğe ve insanlığa ihtiyaç duyuyor.
Seçmenin sağduyusuna inanıyorum. Dileğim, çatışmadan uzak özgür bir seçim ortamı.