Cumhuriyet gazetesi hakkında açılan davanın sanıkları, hükümlüleri olan meslektaşlarımdan, arkadaşlarımdan söz etmek istiyorum.
16 yıl onlarla birlikte çalıştım. Hepsi hakiki gazetecidir. Başka bir meslekleri yoktur, geçimlerini de yazarak kazanan insanlardır.
Hikmet Çetinkaya, ilk günden “Fetullah Gülen tehlikesi”ni gören ve bu tehlikeyi ortaya koyan beş kitap yazmış bir meslektaşımız. Yıllar önce, onun bu tutumu “aşırı şüpheci” görülüyor, eleştirilerin hedefi oluyordu.
Onu “Fetullahçılığa takmak”la suçlayanların sayısı az değildi. Çetinkaya, Musa Kart, Aydın Engin, Akın Atalay ve Cumhuriyet yazarı diğer meslektaşlarımla birlikte DHKP-C ve PKK’nın yanı sıra “FETÖ/PDY’ye bilerek ve isteyerek yardım ettiğine” kanaat getirilerek mahkum edildi.
Cumhuriyet yazarlarını hele Çetinkaya’yı “FETÖ’ye bilerek yardım etmekle suçlamak” şaka gibi. Tabii işin şakası yok. Kararın da şakası yok. Yıllarca birlikte çalıştığım meslektaşlarım hapse girecekler. Hem de FETÖ’ye bilerek yardım etmek gibi anlamsız bir suçlamayla.
İstinaf Yargıtay çelişmesi
Sedat Ergin, Hürriyet gazetesindeki köşesinde önceki gün kararın ardından yazdığı yazıda bu davadaki bir çelişkiye de dikkat çekti. Cumhuriyet davasında yargılanan meslektaşlarımızdan 7'si (Ahmet Kemal Aydoğdu, Akın Atalay, Ahmet Şık, Murat Sabuncu, Hikmet Çetinkaya, Aydın Engin ve Orhan Erinç) 5 yılın üstünde cezalara çarptırılmıştı. İstinaf mahkemesi onların kararını onayınca, cezaları 5 yılın üstünde olduğu için Yargıtay’a başvuru hakkı oluştu. Bu nedenle cezaları kesinleşmedi.
8 meslektaşımızın (Bülent Utku, Güray Öz, Önder Çelik, Musa Kart, Hakan Kara, Mustafa Kemal Güngör, Emre İper ve Kadri Gürsel) cezası 5 yılın altındaydı. Onların cezası onandı. Böylece cezaları kesinleşti. Artık ülke içinde Anayasa Mahkemesi dışında başvuracakları başka bir yargı mercii olmadığı için onlara hapis yolu göründü.
Cezaları daha ağır olanlar, Yargıtay’a başvurma hakları nedeniyle, cezaevine girmek durumunda kalmadıkları gibi, cezalarının hâlâ bozulma seçeneği bulunuyor. 5 yıldan fazla ceza almak, bu tablo içinde geçici de olsa bir avantaj haline gelebiliyor.
Belki de önceden öngörülmemiş bir çelişme. Tabii ortada üzücü, basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü açısından can sıkıcı bir tablo var.
Gazetecilerin soyut, inandırıcı olmayan gerekçelerle cezaevine girmeleri, bu mesleği yapanlar açısından ciddi bir endişe yaratıyor. Osman Kavala iddianamesi ağırlaştırılmış müebbet talepleriyle yeni gündemimiz. Konuyu ele alacağım.
.........
Kitap: “Erkekler Kitabı”,
80 yazardan erkeklik halleri üzerine öyküler,
Everest Yayınları