CHP’de kazanlar kaynıyor. CHP içindeki muhalif gruplar, Kılıçdaroğlu’nun istifasını istiyor. İçlerinde Kılıçdaroğlu’nun geniş cephe siyasetini benimsemeyen de var, partide daha genel anlamıyla bir değişim isteyen de. Geniş cepheciliğe karşı çıkanların bir kısmı, önce Muharrem İnce ile birlikte gitti. Onların tepkisi bir ölçüde 14-28 Mayıs seçimlerinde sandığa yansıdı. Kılıçdaroğlu’nun “Helalleşme” diye özetlenebilecek siyasi çizgisine tepki gösterenlerin son suçlaması şu: “Kılıçdaroğlu bizim sırtımızdan şeriatçıları, tarikatçıları Meclis’e taşıdı”...
DEVA, Gelecek ve Saadet partilerine verilen milletvekili kontenjanının CHP’ye zarar verdiğini iddia ediyorlar. “Hiç hak etmedikleri kadar milletvekili sahibi oldular” analizi yaygın bir analiz. Biraz geriye gidelim: Kılıçdaroğlu, helallik istemişti. Cumhuriyet tarihi boyunca hakkı yenenlerin, haklarını helal etmeleri toplumsal barış için bir başlangıç adımı olabilirdi. 6’lı masa bu açıdan önemli ve gerekli bir beraberliği ifade ediyordu.
Bu beraberlikte inandırıcı olabilmenin şartlarından biri, ittifak için karşılıklı ödün vermek ve fedakarlık yapmaktı. Kılıçdaroğlu bu fedakarlığı tek taraflı yapmadı. Sonuç olarak da bütün muhalefetin tek adayı olarak Erdoğan’ın karşısına çıkmayı başardı. Nereden baktığınıza bağlı olarak değişse de Kılıçdaroğlu’nun belli bir seçim stratejisi kurduğunu söyleyebiliriz. Bütün muhalefeti kendi adaylığı etrafında toplanmaya ikna etti. CHP’ye hayatında hiç oy vermemiş bazı insanlar ona oy verdi. Alevilik meselesi de seçmen kitlesi için bir ötekileştirme konusu haline gelmedi.
Beklendiği gibi bir kaçışa yol açmadı. 25 milyon 500 bin seçmen, Kılıçdaroğlu’na oy verdi. Seçmenlerin mezhepçiliği aşan davranışı ciddi bir kazanım. Alevi olduğunu söyleyen adaya, milyonlarca Sünni vatandaşın da oy vermesi seçmen kitlesinin olgunluğunu gösteriyor. Yaşadığı seçim tecrübesinin ışığında, yaklaşan yerel seçimleri dikkate alan Kılıçdaroğlu, partinin başında bulunmayı istiyor. Yerel seçimlere önderlik ederek ve yeni bir yerel seçim başarısına ulaşarak siyasete veda etmek niyetinde olduğu anlaşılıyor.
Bütün bu tablonun ışığında, kararı, toplanacak CHP Kurultayı verecek. Delegelerin çoğunun Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarının belirlediği kişilerden oluşması, bir haksız rekabet olarak görülüyor. Kurultayın gerçek iradeyi yansıtmayacağını söyleyenlerin sayısı oldukça fazla. Ancak elde Kurultay dışında bir enstrüman yok.
Şöyle veya böyle, CHP içinde bir hesaplaşma yaşanacak. Bu hesaplaşmanın bir demokrasi ve özgürlük yarışı olarak gerçekleşmesi, ülkemizin geleceği bakımından gerekli. CHP’ye değişimden yana, çözümden yana bir anlayışın önderlik etmesi, ülkedeki dengeleri olumlu yönde etkiler. Helalleşme, “CHP fabrika ayarlarına dönmelidir” diyen statükocu anlayışa karşı bir zihniyet değişimini ifade ediyor. Umarız fabrika ayarlarına değil, modern dünyayla bütünleşen bir yola dönülür.