Meclis Başkanlığı “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ne geçilmesi nedeniyle geçmişe göre epeyce güç kaybetti. Cumhurbaşkanı’nın partili olması, milletvekillerinin yürürlükteki sistem nedeniyle parti başkanı tarafından seçilmesi, yasama ile yürütme arasındaki dengeyi yürütme lehine bozdu.
Numan Bey, Meclis başkanlığına seçilmesinden sonra bir konuşmamız sırasında “Meclis’i fonksiyonel hale getireceği”ni ifade etmişti. Ancak geçen seneki yasama yılında Can Atalay’ın tutukluluğu nedeniyle Meclis çalışmaları normal seyrinde yürümedi. Kurtulmuş, TBMM Başkanı olarak, bir formül üretilmesini istiyordu. Çözümden yana olduğunu ifade etti. Sonunda iktidarın çoğunluğu ağır bastı. Can Atalay sorunu hâlâ Meclis’in önünde ve askıda duruyor.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, kritik günlerden geçerken, kritik bir ülkeye, dikkat çekici bir ziyarette bulundu. Kurtulmuş Rusya Parlamentosu’nda önceki gün yaptığı konuşmada Rusya’nın müzakerelere katılması önerisinde bulundu: “Rusya’nın içinde olmadığı hiçbir barış müzakeresinin sonuç alması mümkün değildir. Dolayısıyla bu krizin taraflarından birisi olan Rusya’nın da barış masasında oturması barışın sağlanabilmesi için önemli yaklaşımlardan birisi olacaktır.”
Bu teklif Rusya’yı memnun etmiştir. Türkiye’nin tutumu ve bu önerisi Batı’da tepkilere yol açabilir.
Bu yazıyı yazdığım sırada belli başlı Batılı yayınlarda bu konuda bir yoruma rastlamadım. Türkiye uzunca bir süredir Batı/ABD ile Rusya arasındaki gerilimde iki tarafa eşit mesafede duruyor. Bu da Batı’da endişelere ve tepkilere neden oluyor. Türkiye’yi artık bir müttefik gibi görmeyen Batılı ülke ve siyasetçilerin sayısı her geçen gün artıyor. En kritik nokta, NATO. Batı ve ABD Türkiye’yi bölgedeki gelişmeler açısından hala iş birliği yapılması mümkün olan önemli bir ağırlık olarak görüyor. Son olarak BRICS’e üyelik meselesi de bu açıdan tartışma konusu oldu.
Numan Kurtulmuş eleştirileri şöyle cevapladı: “Türkiye’nin BRICS’e üyeliği, Türkiye’nin mevcut üyeliklerine bir alternatif değil, tam tersine Türkiye’nin dış politikadaki gücünü artıracak yeni bir argüman olarak telakki edilmektedir.”
Türkiye, dış politikada Rusya ile Batı arasında bir denge tutturmaya kararlı görünüyor. Bu denge çabası Batı ile ilişkilerin zedelenmesine neden oluyor. Bu tercih ekonominin bozulması, iktidara desteğin azalması gibi sonuçlar verdi. Şimdi frene basılmış durumda. Bir dönem iyice kopmuş ilişkilerin Batıyla yeniden onarılması gündemde. Öte yandan, batılı ülkelerde gelişen mesafeli tutum, Türkiye aleyhinde oluşan tablonun derinleştiğine işaret ediyor. Batıyla ilişkilerin bozulması başta ekonomi olmak üzere hayatın her alanına yansıyor.