Önce Deniz’i, Mehmet’i ve ardından Zafer’i kaybettik. Hepsinin bu toplumda ayrı ayrı değerleri ve ayrı ayrı ağırlıkları bulunuyordu. Mehmet, tanınmış bir Gaziantepli siyasetçinin, eski bakanlardan CHP’li Cemil Sait Barlas’ın oğluydu.
Gözünü açmış, siyasetle tanışmıştı. Genç yaşta gazeteciliğe başlamış, kültürlü, hoşsohbet, ahbaplığı keyifli bir insandı. Her karşılaşmamızda değişik bir anekdot anlatır, sohbeti zenginleştirirdi. En ağır sözlere bile sakin karşılık verir, en sert tartışmayı bile yumuşatabilirdi. Müziğin değişik renkleri içinde dolaşmayı sever, modern klasik müzikten arabeske kadar her tür müzikten ayrı bir zevk alırdı.
Eşi Canan’la evlerinde davet vermeyi severlerdi. Oğulları Cemil ve kızları Ela da bu davetlerde bulunurdu. Birlikte TV programları hazırladık. Çeşitli TV programlarında karşı karşıya geldik. Çoğu zaman farklı siyasi tespitlerimiz oldu. Tartıştık. Ancak ilişkimizi kesmedik, diyaloğu koparmadık. Çok eskilerden gelen ahbaplığımızı bozmadık. Mehmet’in hayatı son 50-60 yıllık medyamızın inişleriyle çıkışlarıyla bir özeti gibidir.
Deniz
Deniz Kavukçuoğlu, 50 yıllık eski bir yoldaşımdır. Birlikte aynı siyasi hareket içinde yıllarımız geçti. O Almanya’daydı. Orada okumuş, orada evlenmiş, çocukları olmuştu. Güzel yaşamayı severdi. Şık giyinmeyi severdi. Dostlarıyla bir araya gelip eğlenceli buluşmalar yapmaktan hoşlanırdı. Güzel dans ederdi.
Onunla yıllar sonra Almanya’da aynı şehirde komşu olduk. İki oğlunun annesi eşi Olcay’la Hamburg’da yaşıyorlardı. Ama gözü Türkiye’deydi. Sonunda muradına erdi. İstanbul’a geldi. TÜYAP Kitap Fuarlarını büyük bir organizasyona dönüştüren projenin başına geçti. Milyonları kitapla buluşturan TÜYAP Fuarları onun öncülüğünde geleneksel bir kitap şenliğine dönüştü.
Cumhuriyet Gazetesi’nde uzun yıllar köşe yazarlığı yaptı. Deniz'le bir araya gelmemiz bol kahkahalı geçer, değişik dedikodular ürettiğimiz heyecanlı buluşmalara dönüşürdü. Deniz, umut ve neşe saçardı. Her zaman devrimciydi. Hayatı seviyordu. Daha yapmayı planladığı çok şeyler vardı. Uğurlar olsun arkadaşım Deniz.
Zafer
Zafer Toprak, çalışkan ve üretken bir tarihçiydi. Cumhuriyet tarihi üzerine çok sayıda araştırmanın başını çekmişti. Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden okul arkadaşımızdı. Zafer, bizim kuşağın ortak özelliklerinden farklı olarak, siyasi tartışmaların ve gruplaşmaların içine girmez, akademik alanda kalmaya özen gösterirdi. T
abii ki tarihi yorumlama konusunda onun da siyasi değerlendirmeleri bulunuyordu. 19. ve 20. yüzyıl Türk tarihi üzerine 20'den fazla kitap, 250'den fazla makale yazmış. 1969'da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. Yüksek lisansını Londra Üniversitesi'nde, doktorasını da İstanbul İktisat Fakültesi'nde yaptı. Binnaz Toprak’la evliliğinden Ayşe Toprak dünyaya geldi.
Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi’nin genel koordinatörlüğünü üstlendi. Tarih Vakfı'nın kurucuları arasında yer aldı. Avrupa Bilim Vakfı projelerinde yöneticilik yaptı ve birçok uluslararası sempozyum düzenledi. 1992-2013 yılları arası Boğaziçi Üniversitesi’nin doktora programlarının yer aldığı Atatürk Enstitüsü’nün başında bulundu. Bilim Akademisi'nin asli üyesiydi. Biz bir dostumuzu, Türkiye önemli bir tarihçiyi yitirdi.