Genel seçimler normal koşullarda ve zamanında yapılırsa AK Parti, iktidarda 26 yılını tamamlayacak. AK Parti, iktidarının başlangıç yıllarında, muhafazakarlıktan liberalliğe doğru bir dönüşüm geçirirken toplumu ve de özellikle devlet yapısını dönüştürebilmek amacıyla bir gayret gösterdi. Dindarlık ana motiflerden birisiydi. Her ne kadar dindarlık göreceli bir kavram olsa da ülkenin büyük kısmında “görünür dini motifler” belirgin şekilde arttı.
2002’de AK Parti’nin tek başına Meclis’te çoğunluğu sağlamasıyla yeni bir döneme girildi. Muhafazakar bir yaşam tarzı, bir ahlak anlayışı, içe kapalı bir cemaat kültürüyle bunlara tamamen zıt ve “öteki”ni dışlamayan bir birlikçilik el ele yürüdü. Yani zıtların birliği başlangıca rengini veriyordu.
Osmanlı/Türk modernleşmesinin ürünü olan Batılı kurumlarla, bir noktadan sonra, AK Parti’nin kurmak istediği sistem çatıştı. Batılı modern kültür kurumları direnmeyi seçti. Bu süreçte, batılılık-doğululuk, dindarlıklaiklik gibi kavramların içeriği de değişti. Şu anki Türkiye görünürde bundan 25 yıl önceye oranla daha “batıdan kopuk” bir Türkiye olsa da bunun da yürümediği görülüyor. İnsanların bireysel yaşamlarına baktığımızda birçok açıdan batılı kodların arttığını görebiliyoruz. Örneğin artık birçok dindar genç de doğum günü ve yılbaşı kutluyor, alkol satılan mekanlarda bulunuyor, sosyal medyanın tüm görsel imkanlarını laik yaşıtları kadar aktif ve yoğun şekilde kullanıyor. Bundan 30 yıl önce ise muhafazakarlar, sosyal medyayı geçtim, evlerine televizyon bile sokmazlardı.
Bireysel düzlemde laiklik bir bakıma yeniden kuvvet buluyor. AK Parti seçmeni de laiklik düşüncesinden etkileniyor. Toplumsal düzlemde muhafazakar zihniyet köklü geçmişiyle sarsıntılar geçirmesine rağmen varlığını hissettiriyor. Koyu laiklerin ve koyu dindarların hayalindeki Türkiye tasavvuru gerçekleşmedi. Tam tersine, melez, yeni bir kültür kafasını kaldırıyor. Şu an bu melezliği tam olarak anlayıp yorumlamak zor olabilir ama sonuçta Türkiye büyük ülke. Dinamik bir ülke.
Balıkesir’in Gönen ilçesinde 18 yaşındaki başörtülü kızı Eylem Sevilen’i boğarak öldüren 44 yaşındaki Murat Sevilen’in ifadesi, yaşadığımız dönemi özetliyor: Katil baba, kızını, kız doğum gününe gitmek istediği için öldürdüğünü söylemiş… Dünyanın her yerindeki yaşıtları gibi doğum günlerine katılarak sosyalleşmek isteyen 18 yaşındaki başörtülü kız ve onun muhafazakar babası… Türkiye bu çağdışı, insanlıkdışı kültürü aşabilecek olgunlukta.