12 Eylül askeri darbesinin ardından 1983 yılında seçimlere gidildi. Darbecilerin partisi Milliyetçi Demokrasi Partisi ve başındaki general Turgut Sunalp asker desteğiyle seçimleri kazanacağını düşünüyordu. Hayal kırıklığına uğradı. Üçüncü Parti olabildi. Seçimi Turgut Özal kazandı.
Kriz dönemlerinde bunalıma giren aydınların öfkesi ve hayal kırıklığı çoğu zaman halka yönelir. “Bu halk yüzünden başımıza bunlar geldi. Hep gericiliğin peşine takıldılar. Ne yapsak nafile, bu halkı kömürle, fasulyeyle kandırıyorlar…” İşin doğrusu, halkı kolay kolay kimse kandıramaz.
Eğer, bir siyasi akımı iktidara getirmek isterse, seçimini ona göre yapar. Seçtiği iktidarı uzaktan sessiz sakin izler, eğer rakibine göre daha olumlu bir durumda ise oy vermeye devam eder. Aydın sabırsızdır, halk sabırlı. Aydın çabuk karar verir ve doğru seçimler yaptığını düşünür.
Halk temkinlidir. Seçtiği iktidarın değişmesi gerektiğini düşünüyorsa, kararını acele etmeden verir. Aydın, halk karar değiştirene kadar geçen süre içinde birkaç kez tercih değiştirmiş olabilir. Halk da tercihlerini yaparken bazen yanılır. Pişman olur. Ama yanlıştan dönmesini de bilir.
1946’dan bu yana
Bu saptamaları bir araştırmaya dayanarak söylemiyorum. Kendi uzun siyasi deneyimlerimi eleştirel bir gözle inceleyerek bu sonuçlara varıyorum. Bu halk, Demokrat Parti'yi ve Menderes’i de, Adalet Partisi ve Süleyman Demirel’i de, Bülent Ecevit’i, Turgut Özal’ı, Necmettin Erbakan’ı, Recep Tayyip Erdoğan’ı da zor zamanlarda tercih etmekten, onlara arka çıkmaktan çekinmedi. Gerekli gördüğünde de indirdi.
1946’dan bu yana seçimleri incelediğimizde seçmen kitlesinin tercihlerinin daha makul ve sivilleşme yönünde olduğunu söyleyebiliriz. Seçmen çoğunlukla darbecilerin de darbe destekçilerinin de emrivakilerine yol vermedi. Darbecilerden beslenmiş partileri sürpriz yaparak hayal kırıklığına uğrattı. Örneğin 27 Mayıs 1960 darbesinin hemen ardından yapılan seçimleri unutamayız.
Kapatılan ve yöneticileri asılan Demokrat Parti’nin devamı olan partiler halkın desteğini almıştı. Ben halkın sağduyusuna her yaşadığım seçimden sonra daha fazla güvendim. Türkiye şimdi ciddi sorunlarla yüz yüze. İçinden nasıl çıkılacağına ilişkin köklü kaygılarımız var.
Çevremde bazı dostlarım karamsarlık içinde. Belli ölçülerde bir bunalım yaşıyorlar. Bunalıma gerek yok. “O iş halkta…” diyelim.