CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sakin ve Türkiye koşullarına göre ılımlı bir siyasetçi. Son dönemde uğradığı ağır saldırılara rağmen toplumsal sükûneti korumayı, bir iç çatışmadan uzak durmayı tercih ediyor. Alaattin Çakıcı tarafından tehdit ve hakarete uğramadan önce Çubuk’ta bir şehit cenazesinde hayati tehlike içeren bir saldırıya uğramıştı. Bir keresinde de Artvin civarında PKK suikastını kıl payı atlatmıştı.
Muhalefet liderlerinin ölümcül saldırılara uğraması, otoriter rejimlerde sıkça rastlanan bir durumdur. Türkiye’de, bu tür tezgahlarda, derin devlet diye tanımlanan, darbeci militarist klikler rol oynar. Darbe ortamı hazırlamaya yönelik komplolar, yakın tarihimizin önemli bir boyutunu oluşturur. Son yıllarda iç ve dış siyasetimiz agresifleşti ve “daha fazla gerilim” hattında gelişti. “Beka” söylemi, bu gerilimin ana simgesi olarak siyasetin yönünü belirledi.
Meşru zemini korumak
Kılıçdaroğlu, bu tabloya direniyor. Muhalefeti meşru zeminde yürütmeye, partisini bir iç çatışmaya neden olabilecek sokak gösterilerinden uzak tutmaya gayret ediyor. Türkiye gerilim ile uzlaşma arasında salınan bir ülke. İktidarın radikal kanadı da muhalefetin radikal kanadı da gerilimi seviyor. İktidar içinde “güvenlik” eksenli siyasetin egemen olması, çatışma ortamının alevlenmesiyle paralel yürüyor. Bu yüzden iktidarın radikal kanadının hedefinde Kılıçdaroğlu var. Onu kavgaya davet etmeye, sokağa çekmeye gayret ediyorlar.
Muhalefet içinde de sertlik yanlısı olanlar var. Onlar da Kılıçdaroğlu’nun pasif bir siyaset izlediğini, kitleleri harekete geçiremediğini söylüyor. Seçmenin dörtte birinin iktidarın yanlışlarına rağmen çekimserliğini korumasının, bundan kaynaklandığını savunuyorlar. Seçime 2.5 yıl var. Toplum bu süre içinde kararını şekillendirecek. ‘Tamam’ veya ‘devam’ diyecek. ‘Kararsız’ diye tanımlanan seçmen, tercihini belirleyip ülkeyi kimin yönetmesi gerektiğine karar verecek. Kılıçdaroğlu, içeride ve dışarıda sükûneti korumayı, muhalefeti ortak bir zeminde birleştirmeyi, yeni bir parlamenter rejimi esas alan anayasa temelinde toplumsal uzlaşmayı savunuyor. Sertlik yanlılarının, kutuplaşma istediğini görüyoruz.
Kavga kopsun ki, demokratik arayışlar unutulsun. Kavga kopsun ki, hukuk değil, otorite konuşsun. Kavga kopsun ki, adalet, eşitlik talepleri unutulsun. Temel ihtiyacımız normalleşme. İç ve dış ilişkilerin normalleşmesi, iktidar muhalefet ilişkisinin normalleşmesi.. Hedefimiz hukuk devleti olmalı. Demokratik ilkelerin hayata geçirilmesi olmalı...