Bir grup insan, aramızda tartışıyoruz. Sokaktaki insanlar, dar boğazdaki esnaf soruyor: Ekonomi düzelir mi? Milyonlar, geleceği görememenin çaresizliğini yaşıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da durduğu yerden bakarak, bugüne kadar izlenen çizginin açmazlarını görerek “reform” önerisiyle yeni bir dönemin başladığını teyit etti…
“Reform yapılabilir mi, yapılamaz mı” sorusu, son aylarda kamuoyunun gündeminde. Türkiye’nin ciddi bir reforma ihtiyacı olduğunu inkar eden pek yok. Yalnız ekonomi değil, siyaset de açmazda. TBMM’nin etkisizleştiği, işlevsizleştiği bir düzlemdeyiz. Milletvekillerinin yüzlerce soru önergesine (bu önergeleri yanıtlamak, bakanların anayasal görevi olduğu halde) bakanlardan yanıt gelmediğini, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu açıkladı. Meclis’in işlevsizleştiğinin, yargının siyasi iradeye bağımlı hale geldiğinin, düşünce ve ifade özgürlüğü noktasındaki sıkıntıların aşılamadığının, hemen hepimiz farkındayız. Cumhurbaşkanı Erdoğan da reformun temel ayağının hukuk ve demokrasi alanında olacağını ifade ediyor.
Peki yapılabilir mi?
Reformun Türkçe karşılığı, “yeniden düzenlemek, yeniden şekillendirmek...” Yani siyasetin, hukukun, anayasal sistemin yeni baştan düzenlenmesi… Muhalefet partilerinin temel tezi şöyle özetlenebilir: “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yürümüyor, tek kişi yönetimi altında işler çıkmaza girmiş durumda. Çözüm yolu, parlamenter sisteme dönüşten geçiyor.
Bunu yaparken geçmişten ders çıkartarak, parlamenter sistemi revize ederek, daha gelişmiş bir demokrasiyi hedeflemeliyiz.” MHP, reform fikri ortaya atıldığından bu yana, otoriter yönde, reform karşıtı çıkışlar yapıyor. Sistemin daha da sertleşmesi için mesajlar veren MHP, bu anlamda bir engel. Tabii, daha önemli olan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararı. “Her alanda demokratikleşme” adımlarına hazır mı?
Böyle bir süreci başlatırsa, kimden, hangi partilerden destek alabilir? Bu noktada, Erdoğan’ın son günlerde “Cumhur İttifakı’na kararlılıkla devam” yönünde mesajlar verdiğini de gözardı etmemek gerek. Bu da reform hedefiyle çelişen bir yaklaşım anlamına geliyor. “Reform var, reformcuk var” diyebilirsiniz...
Peki, sağlıktan siyasete, siyasetten ekonomiye, ekonomiden sosyolojiye uzanan sıkışmışlık, “reformcuk”larla aşılabilir mi? Etkin ve kapsamlı bir reform ortamını oluşturabilmenin ve sıkışmayı aşabilmenin asgari koşulları; kararlılık, belli ölçülerde özveri, demokrasiye ciddi şekilde sarılma ve içtenliktir. Ekonomist Hermann Simon, “Reform, en tepeden başlar. Merdivenin temizlenmesi, en üst basamaktan başlar” demiş.