NTV'de önceki akşam Ahmet Arpad'ın Yakın Plan programında tartıştığımız konulardan birisi "terörle mücadele" ya da başka bir bakışla "Kürt sorunu"ydu. SETA Genel Koordinatörü Prof. Burhanettin Duran'la, program sonrası sohbet ederken önemli bir soru sordu:
"Etnik sorunu başarıyla çözmüş ülke var mı?" Cevaplamakta duraksadım. Sonra düşündüm. Merak ettiğimiz etnik, dini, mezhepsel ya da sınıfsal çelişmelerin çatışma boyutuna ulaştığı ülkelerdeki örneklerdi.
Yani sorun silahlı çatışma noktasına gelmişse, şiddet boyutu kazanmışsa, "çatışma çözümleri" mümkün müydü? Biz de bu örneklere bakarak, bazı dersler çıkarabilir miydik?
Bu deneylerde görebildiğimiz ortak bir nokta vardı. Çözüm için yapılan görüşmelerde, ilk ve temel hedef olarak seçilen adım, silahların susması, teröre başvuran silahlı güçlerin silahsızlandırılmasıydı.
Yani sorunun silahtan arındırılmasıydı. Bu açıdan bakıldığında İrlanda, İspanya, Kolombiya, Güney Afrika başarılı örnekler arasında sayılıyor. Bu örneklerde, silahlar susmuş ilk ve en önemli engel aşılmıştı. Savaşın, çatışmanın, terörün izleri yıllardır sürüyordu.
Açtığı yaralar kolay sarılmadığı gibi, çatışmaya neden olan konularda da tarafların tamamen ikna olması söz konusu değildi. Kimi örneklerde ayaklanmacılar içindeki radikal kanatlar, uzlaşmayı ve silah bırakmayı içlerine sindirememişler, bir kısmı silahını da bırakmamıştır.
Hatta bazıları yeniden silahlı çatışmalara girişebilmişlerdir. Ancak, marjinal grupların yarattığı bu şiddet, yönetilebilir, katlanılabilir sınırlı düzeyde kalmıştır. Bunların birçoğu zaman içinde sönümlenmiş ya da dikkate alınmayacak duruma gelmişlerdir.
Askeri yöntemler ve sonuç
Bütün bunları neden söylüyorum. Biliyoruz ki, özellikle etnik çatışmalar milliyetçi bir zemin üzerinde geliştiği için, birçok örnekte görüldüğü gibi, askeri yöntemlerle sonuçlandırılamıyor.
Çatışma uzadıkça hem toplumsal tahribat büyüyor, hem de bölücülük eğilimi güçlenebiliyor. Bu yüzden, eğer imkan varsa ya da ihtimal varsa, öncelikli olarak silahın bırakılmasına odaklanmak gerekiyor. Çünkü önce ölümleri engellemek, kanın akmasını önleyecek yolu bulmak lazım.
HDP
HDP üzerinden yapılan tartışmalar, PKK-HDP ilişkisi üzerine yoğunlaşmış durumda. Bu yönelim, eski güvenlikçi anlayışı yeniden devletin merkezine taşıyor, denenmişi denemek dışında bir de yangını körüklüyor.
HDP, sorunun şiddetten arınması için bir imkan haline dönüşebilir. Böyle bir potansiyeli içinde taşıyor. Ne yazık ki her kızan, öfkesini onlardan çıkarmaya çalışıyor. Baskıcı yöntemleri bir 40 yıl daha denesek, fazla bir ilerleme sağlayamayacağız. Yaşadıklarımız bunu kanıtlıyor.