Halide Edib’in torunu Ömer Sayar, telefonla aradı, İpek’in yeni kitabını sordu, ayrıca Çekya Büyükelçisi Egemen Bağış’ın, son YouTube kaydını izleyin dedi. Bizim evde ne yazılırsa hepimiz okur, fikir beyan ederiz.
Yani birbirimizin yazı yolculuğunu merakla izleriz. İpek Çalışlar, sivil tarihin yazılmasına yaptığı katkılara bir yenisini ekledi, Sabiha artık raflarda. Cumhuriyet kurulurken Dolmabahçe’de, sarayda neler yaşandı? Hanedan, Cumhuriyet’e düşman mıydı? Sürgüne gönderilen şehzade ve sultanlar nasıl hayatlar yaşamışlardı? Mustafa Kemal gerçekten Sabiha Sultan’la evlenmek istemiş miydi? Hanedan’dan bir Sultan Sabiha’da (Yapı Kredi Yayınları) merak ettiğimiz pek çok sorunun yanıtları da var. Emek verilmiş bir yakın tarih biyografisi daha.
Mucha ve Halide Edib
Büyükelçi, Egemen Bağış son YouTube kaydında ünlü Çek ressam Alfons Mucha’nın Halide Edib portrelerinden söz ediyordu. İpek de Halide Edib: Biyografisine Sığmayan Kadın (Yapı Kredi Yayınları) kitabının kapağında Mucha’nın sözü geçen karakalem çizimini kullanmıştı. Yağlıboya tablonun bir fotoğrafını da müzeden istemiş ama onun yerine kara kalem çizim gelmişti. Meğer bu tablo Mucha müzesinde değil, ailenin Zbiroh’daki şatosunda asılıymış.
Halide Edib ve eşi Dr. Adnan (Adıvar), Şeyh Said olayının ardından Takrir-i Sükun Kanunu ilan edilince, siyasi gerginlikten uzaklaşmak için Avrupa’ya gitmişlerdi. Bir süre Karslbad’da tedavi görmüşler, ardından Halide’nin yakın dostu ve ABD Başkanı Wilson’un danışmanı olan Charles Crane, onlara Prag yakınlarındaki Zbiroh’a gitmelerini önermişti. Burada Halide’nin de tablosu yapılacaktı. Mucha, Crane’in maddi olarak desteklediği bir sanatçıydı. Crane, Halide’den Mucha’ya poz vermesini istemişti. Halide de Mucha’ya keyifle poz verdi. Halide’nin resim macerası da bu dostluktan kaynaklanmış, ünlü ressam, yaptığı portrenin bir trajedi kahramanını andırmasını istediğini anlatmıştı. Halide Edib, Crane’e mektubunda ‘Hem poz verip hem de anılarımı yazamıyorum’ diye şakacıktan yakınıyordu. Halide Edib, Crane’e yolladığı mektupta Mucha’nın karşısına geçerek nasıl poz verdiğinden şöyle söz ediyordu:
“Bu süreçten olağanüstü hoşlandım. Mekan büyülü bir sessizlik içinde ve Mucha yakından tanımaya gerçekten değecek bir kişi…
Üçüncü günün sonunda tuvalde beliren siyahlar içindeki hanımefendi beyazlar içinde de olabilirdi. Çok ciddi ama aynı zamanda dingin ve tatlı bir ifadesi var…” (Halide Edib’den Crane’e mektup, -9 Haziran 1925- aktaran İpek Çalışlar, Halide Edib, s.323) Halide ile Adnan gittikleri Avrupa’dan tam 14 yıl ülkelerine geri dönemediler. Büyükelçi Bağış, tabloyu bulmak amacıyla ilk günden uğraşmıştı. Sergilenmesini sağlamak istiyordu. Tablo, torunun yaşadığı şatoda asılıydı. Bağış’ın ricası üzerine Mucha’nın çektiği fotoğraf, karakalem çizim ve yağlı boya tablo, Mucha malikanesinden çıktı. Çek Senatosu’nda, AB Dönem Başkanlığı’nın başlangıç sergisinin açılışında 6 ay boyunca sergilendi. Halide tablosunun sergide yer alması Mucha ailesinin Türkiye’ye bir jesti olarak kabul edilmişti.