Kamuoyu araştırmalarının her alanda faydalı olduğuna inananlardanım. Toplumdaki değişen ve değişmeyen eğilimleri görmek, yeni siyasetler belirlemek açısından, yapılan anketleri önemsiyorum. Kamuoyu anketleri hava durumu raporları gibidir. Kesinlik ifade etmezler. İhtimal hesaplarına, sosyoloji, istatistik, matematik gibi bilimlere yaslanırlar.
Toplumdaki eğilimi sadece anketlere verilen cevaplardan anlamak mümkün değildir. Cevaplar manipülasyona açıktır. Anket sonuçları siyasetin dalgalanmalarına göre şekillenebilir. Bu nedenlerle, anket sonuçlarının yanılgılara yol açtığı durumlar da vardır. Ancak ciddi, bilimsel kamuoyu araştırmaları, verilen birçok kararı etkiler.
Parti kurmadan yüzde 20 oy
Son günlerde yapılmış bir anket, endişelerimi artırdı. “Daha önceki anket fiyaskolarının bir yenisiyle mi karşı karşıyayız?” diye sordum kendime. Bir TV programında şöyle bir yorumla karşılaştım: “Yeni yapılmış bir araştırmaya göre: Muharrem İnce bugün parti kursa alacağı oy yüzde 14.8 görünüyor. Mustafa Sarıgül kurarsa, onun oranı da yüzde 4.1...”
Aynı anket, CHP’nin oyunu yüzde 23.4 gösteriyordu. Akıl yürütmeye çalıştım: “Her iki isim CHP’li, alacakları oyların tamamına yakını CHP seçmeninden olacak. İkisinin parti kurması halinde şimdiki araştırmaya göre toplam oyları yüzde 19.9 ediyor. Anketteki 23.4’ü doğru sayarsak, geriye CHP’ye yüzde 4 oy bile kalmıyor.” Sonra şunları söyledim: Bu arkadaşlar, yoksa kendi temennilerini anket mi sanıyorlar? Henüz parti bile kurmamış iki CHP’linin şimdiden oy destekleri neredeyse yüzde 20 olarak hesaplanırken, iki eski AK Partili olan Babacan ve Davutoğlu’nun ülke çapında kongrelerini tamamlamış partileri, bu anketçilere göre yüzde 1’lerde dolaşıyor.
Bu bir anket mi? Yoksa anketçinin tercihi mi? Anketlerin inandırıcılığı bu tür sonuçlarla yara alıyor. Diyelim ki araştırma şirketi yöneticisisiniz, önünüze böyle bir veri geldi, şüpheye düşmez misiniz? ‘Bana gerçekçi gelmedi, yeniden bir kontrol etsek’ demez misiniz? Yoksa birileri “Biz bu temenni anketlerini yaparak daha çok TV programına davet alırız, daha çok önümüz açılır” diye mi düşündü?
Aslında araştırma mesleği gazetecilik gibidir. Kamuoyunun oluşturulmasında etkilidir. Siyasi aktörler (özellikle de iktidardaki aktörler), anketçileri de gazeteciler gibi yakın markaja alırlar. Kendi istedikleri yönde sonuçlar ortaya koymalarını temenni ederler. Onlardan ‘Temenni anketleri’ isterler... Peki eğer istediklerini alırlarsa? Durum gölge oyununa dönüşebilir.