Önümde bir gazete haberi var. “İstanbul nasıl taşınır?” diyerek, 1.5 milyon insanın bulundukları yerden şehir sınırları içinde inşa edilecek başka yerleşim yerlerine nakledilmesini tartışıyor. Gazetenin haberinden, Cumhurbaşkanlığının böyle bir hazırlık içinde olduğu anlaşılıyor. Belli ki önümüzdeki günlerde milyonlarca İstanbullunun kaderini belirleyecek çok köklü bazı adımlar atılacak.
O zaman soruyoruz: İstanbullu için taşınma kararı verilirken; seçilmiş yerel yönetimin, sivil toplumun, fay haritasını çıkaran, zemin etütlerini yapan bilim insanlarının böyle bir çalışmadan haberleri var mı? İşte burada temel zihniyet sorunu ortaya çıkıyor: “Hükümet devlettir” diyen anlayışa göre Cumhurbaşkanlığı makamı yetkisini kullanarak kararı verir ve uygular. Bu tezin savunucuları, “Ülkemizde eğer Cumhurbaşkanlığı makamı bir konuda karar vermişse bu devlet kararıdır” yaklaşımında.
Meselenin bu kadar basit olmadığını, yaşadığımız tecrübeyle gördük. Depremin yol açtığı derin yaranın nasıl üstesinden geleceğiz? İşte bu soruya cevap ararken, “İktidar devlettir” diyen kavrayış da karşımıza çıkıyor. Hükümeti ya da iktidarı “devlet” olarak tanımlayan tutum, muhalefeti bir anlamda “düşman kuvvet” olarak görebilir. Halbuki muhalefet partileri de bu devletin parçası.
Cumhurbaşkanlığıyla görüş farklılığı olan meslek örgütleri (Türkiye Barolar Birliği, Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları, Türk Tabipler Birliği vb.) üyeleri ve temsilcileri, Türkiye Devleti’nin bir başka boyutu değil mi? Demokratik devlet, öncelikle, yasama, yürütme, yargıdan oluşan bir kuvvetler ayrılığı temeline oturur.
Yani Meclis, yargı kurumları ve cumhurbaşkanlığı makamından oluşan bir üçlü denge vardır. Devlet sözcüğünü geniş anlamda kullanırsak, muhalefet ve sivil toplum kuruluşları da devletin parçasıdır. “Devlet benim” diyen yönetim anlayışı artık demokratik devlet kavramı içinde bir tanımlama sayılmıyor. Sağlıklı bir devlet, bütün bu güç bileşkelerinin oluşturduğu denge ve denetim mekanizmalarının sağlıklı bir şekilde çalıştığı organizmadır.
Denge ve denetimin önemi
Depremin yaralarını nasıl sarabileceğiz? Doğru bir metotla işleri nasıl başarılı bir şekilde yürüteceğiz? Bir karar alınırken, bir kanun çıkartılırken, ilgili tarafların onayı, katkısı ve bilgisi, karara katılır. İşi doğru yapabilmenin ön koşullarından biri, “ortak akıl”a dayanmaktır. Ortak akıl nasıl oluşur? Meseleye ilgisi olanların katılımıyla. Yer tespiti mi yapılacak? Yer bilimciler başta olmak üzere, inşaat mühendisleri, yerel yönetimler bu tespitin içinde yer alırsa, bunun bir anlamı olur. “Devlet nedir?” yerine “demokratik devlet nedir?” sorusuna cevap ararsak… Demokratik bir devlette; meclis, yargı, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, temel kararların oluşumuna katkı sağlar. Denetim görevini yerine getirirler.