Her aile çocukları için en iyisini yapmaya çalışarak başlar ebeveynlik serüvenine.
Çocuk doğduğu zaman ihtiyaçlarının fiziksel olduğunu düşünür bir çoğumuz. Neticede bizim bakımımıza muhtaç bir varlıktır kucağımıza verilen. Odağımızı onu doyurmaya, altını değiştirmeye, yedirmeye, fiziksel gelişimini gözlemlemeye, zeka geliştirici oyuncaklar almaya çeviririz. Fakat bu saydıklarım, yukarıda da söylediğim gibi, çocuğun fiziksel ihtiyaçları. Sizce bu ihtiyaçları gidermek yeterli mi? Çocukların ruhsal ihtiyaçlarının neler olabileceğini hiç düşündünüz mü? Gerçekten bir çocuğun en önemli ihtiyacı nedir sizce?
1944 yılında ABD'de bir araştırma yapmak için 20 yeni doğmuş bebek, sadece fizyolojik ihtiyaçlarının karşılandığı bir ortamda tutuldu. Bakıcılar sadece bebeklerin altını değiştirmek, yemeklerini yedirmek ve yıkamak gibi ihtiyaçlarını giderdi ve mecbur kalmadıkça bebeklerle göz teması kurmayıp minimum seviyede dokundular. Bununla birlikte tüm fiziksel ihtiyaçlarına son derece özen gösterdiler. Bir süre sonra bebeklerin hiçbir fiziksel neden olmadan yavaş yavaş ölmeye başladığı görüldü ve bu deney hemen sonlandırıldı.
Bir çocuğun hayatının ilk yıllarından itibaren en az hava ve su kadar ihtiyaç duyduğu şey, anne ve babanın koşulsuz sevgisi ve kabulüdür. Dolayısıyla çocuğun anne babasının sevgi ve kabulünü elde etmek için yapmayacağı şey yoktur. Bir anne babanın en büyük hatası da, çocuğunu anlamak, dinlemek, tanımak için zaman ayırmamaktır bana göre.
Aileleri tarafından sevgi ve kabul görmemiş çocuklar mutsuz ve gergin olur. Genellikle de toplum tarafından hemen problemli çocuk etiketi yapıştırılır böyle çocuklara. Peki asıl sorun sizce kimde? Problemli çocuk mu, problemli ebeveyn mi?
Çocuğumuzun mutlu ve sağlıklı olması için neler yapabiliriz?
Ona değerli bir birey olduğunu hissettirdiğinizde, çocuk sevildiğini ve kabul gördüğünü anlar. Peki çocuğa değerli olduğunu nasıl hissettirebiliriz? Hepimizin davranış şekli farklı olduğundan, cevabımız da aslında kendi içimizde. Ne söyleyip ne düşündüğünüze bir bakın. Ardından empati kurarak ve onların da tıpkı sizler gibi bir birey olduğunu kabul ederek iletişim kurun.
Kendi davranışlarınızı fark etmenize yardımcı olacak birkaç örnek vermek gerekirse;
- Çocuk ıspanağı sevmiyorsa zorla yedirmek yerine başka bir sebze alternatifi önerebilirsiniz ya da sebzeyi salata olarak yemek isteyip istemediğini sorabilirsiniz. Burada ona göstereceğiniz anlayış, ıspanağın vereceği vitaminden daha kıymetli.
- Çocuğunuz yüzme dersine gitmek istemiyor ama siz ısrar ediyorsanız, onun mutsuzluğunu ve düşüncelerini göz ardı edip çocuğunuza değersizlik hissini aşılamaya başlamış olabilirsiniz. Oysa ki beraber düşünerek, seveceği başka bir spor bulmak hiç de zor olmasa gerek.
- Yemek saatlerinde beraber sofraya oturduğunuzda, çocuğunuza da sofrada herkes gibi güzel bir yer ve söz hakkı vererek sohbet etmeye başladığınızda hem ebeveynleri tarafından kabul gördüğünü hissedecek hem de özgüveni gelişecektir.
- Çocukken yeterince kabul görmüş, desteklenmiş ve sevildiğini hissetmiş her çocuğun yetişkinliğinde özgüveni yüksek, neşeli, kendi ile barışık ve başarılı birer bireye dönüşeceğini lütfen aklınızdan çıkarmayın. Hepimiz aslında sevilmek ve kabul görmek için yaşamıyor muyuz bu hayatı?