Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Uyku Bozuklukları Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Derya Karadeniz anlatıyor...
Pandemi uyku sorunlarını artırdı mı?
Evet, hem de çok. Öncelikle tam kapanma ve evden çalışma döneminde insanların uyku alışkanlıklarında, biyolojik ritimlerinde değişiklik oldu. Fiziksel aktivite, gece uyku derinliğini belirleyen bir etken ama pandemide fiziksel aktivitemiz azaldı. Evde oturmak gece uykusunun daha yüzeysel olmasına sebep oldu. Yatış-kalkış saatleri, beslenme zamanları kaydı. Bu da biyolojik ritmi etkiledi. İnsanlar daha geç yatıp daha geç uyandı. Evden çalışmak özellikle mavi ışığa (ekran ışığına) maruziyeti artırdı. Mavi ışığın uykuyu çok yüzeysel hale getirdiğini ve iç mimarisini bozduğunu çok net biliyoruz.
STRES UYKUYU BOZDU
Bununla birlikte enfeksiyona yakalanma korkusu, bir yakının hastalanması veya kaybı depresyonu artırdı. İnsanların ekonomik durumları değişti ya da bozuldu. Stres faktörü çok belirgin hale geldi. Çocuğunu her gün okula bırakıp işe giden anne-babalar bütün gün çocuklarıyla aynı evde oldular. Çok güzel görünmekle birlikte bu durum ayrıca bir stres faktörü yarattı. Ailenin evde kapalı kalması çeşitli sorunlara neden oldu. Bütün bunlar bir stres, kaygı faktörü olarak en çok da uykusuzluğu artırdı. Uykusuzluk hastalığı olan ama tedaviyle iyi olan insanların uykuları tekrar bozuldu.
Uyku neden bu kadar önemli?
Çünkü fiziksel tamir ve yenilenmeyi sağlıyor. Konsantrasyon, öğrenme, hafıza ve dikkatin normal olabilmesi için sağlıklı uykuya ihtiyacımız var. Uyku çok önemli bir duygu durum düzenleyicisi. Uyku bozulduğu zaman depresyon ve kaygı da artıyor. Bağışıklık sistemini düzenliyor. Bağışıklık sistemimizin hafızası uykuda ortaya çıkıyor.
Uykusu bozuk kişilerin bağışıklık sistemleri daha mı zayıf?
Evet, bu durum pek çok araştırmayla kanıtlandı. Biz bağışıklık sistemini genel olarak ikiye ayırırız. Bir, doğumumuzdan itibaren taşıdığımız doğuşsal bağışıklık. İki, herhangi bir enfeksiyonla (virüs, bakteri veya parazit kaynaklı olabilir) karşılaştığımızda devreye giren edinsel bağışıklık. Her iki bağışıklık da uykuyla yakından alakalı. Doğuştan sahip olduğumuz bağışıklık sisteminin bazı elamanları, sirkadiyen ritim (vücut saati) ile birlikte davranıyor. Yani bağışıklığımızın işlemesi için ışık-karanlık, gece-gündüz, uyku-uyanıklığın normal olması gerekiyor.
Ne demek bu, biraz daha açar mısınız?
Mesela kışın daha fazla nezle, grip oluruz. Beynin geceyi algılayıp uykusunun gelmesini, sabah güneşi algılayıp uykunun bitmesini sağlayan sirkadiyen ritmin içinde BMAl1 diye bir protein var. Bu madde kışın azalıyor. Çünkü güneş daha erken batıyor, gece daha uzun sürüyor. Kışın bu proteindeki azalma enfeksiyon riskimizi daha çok artırıyor. Üstelik uykusuz kalırsak bu madde daha da azalıyor. Bu arada vücudumuzun herhangi bir virüsle karşılaşıp ona karşı antikor üretimi de uykuyla alakalı. Çünkü antikor oluşumu uykuda ortaya çıkıyor. Yani bağışıklık sistemimizin hafızası derin uykuda meydana geliyor. Eğer derin uyku azsa bu hafıza bozuluyor, antikor üretimi düşüyor.
Aşıda da aynı etki geçerli mi?
Aşıdan sonra ilk 2-3 gün güzel uyumak aşının koruyuculuğunu artırıyor. Bu konuda Hepatit A ve B aşılarıyla yapılan çalışmalar var. Mesela 125 kişiye hepatit B aşısı uygulanıyor. Bu kişiler izleniyor. 6 saatten daha az gece uykusu uyuyanlarda 6’ncı ayda 3 doza rağmen aşının koruyuculuğu azaldığı tespit ediliyor. Başka çok güzel bir çalışma daha var. Hepatit A aşısı olup uyuyanlar ile yetersiz uyuyanlar karşılaştırılmış. Uyuyan grupta antikor üretimi 2 kat daha fazla çıkmış. Uykunun hem süresinin hem derinliğinin normal olması aşı cevabının iyi olmasını sağlıyor. COVID-19 aşılarıyla ilgili çalışmalar henüz tamamlanmadı fakat benzer sonuçlar çıkacaktır.
Uykusuzluk çekenler daha mı fazla COVID-19 geçiriyor?
Kısa uyuyanların bağışıklık sistemleri daha bozuk, onu biliyoruz. Binlerce kişilik pek çok çalışmada özellikle insomni hastalarının daha sık enfeksiyon geçirdiği gösterilmiş. Mesela kötü kalitede uyku CRP artışına neden oluyor. CRP özellikle viral enfeksiyonlarda vücudun bir savunma tepkisi. Ama çok artması sitokin fırtınasını getirip işi çığırından çıkarabiliyor. İlle de insomni olması gerekmiyor, uyku süresi az olan ya da uyku apnesi sorunu olan kişilerde de CRP, enfeksiyon artışı daha fazla. COVID-19 enfeksiyonuna gelince... Birçok ülkenin ortak sonuçları şunu gösteriyor: Uykusuzluk çekenler daha fazla koronavirüse yakalanıyor, daha fazla hastanede yatıyor ve daha sık entübe ediliyor. Yine araştırmalar, vardiyalı çalışanlarda COVID-19’a yakalama riskinin 2 kat daha fazla olduğunu gösteriyor.
Uyku apnesi ile COVID ilişkisi nasıl?
Oldukça çarpıcı. COVID’e bağlı akut solumum yetmezliği olanların yüzde 79’unda uyku apnesi varmış. Yani solunum yetmezliğine gidişi 6.7 kat artırıyor. 14 ülkede 26 bin 539 kişilik bir çalışma var; COVID olup hastaneye yatışı etkileyen hastalıklara bakıyorlar. Görüyorlar ki uyku apnesi hastaneye yatışı 2.1 kat, diyabet 3.9 kat, depresyon 2.3 kat artırıyor. Yaklaşık 54 bin 276 COVID hastasına bakılan bir başka çalışmadan da şu sonuçlar çıkmış: Uyku apnesi olanlar COVID’e yakalandıklarında kötü seyir 1.7 kat, yoğun bakıma yatış 1.7 kat, entübe edilme 1.6 kat artıyor. Bu arada uyku hastalıkları içinde huzursuz bacaklar önemli yer tutuyor. Yatma-kalkma saatlerinin değişmesi, hareketsizlik gibi nedenlerle pandemide huzursuz bacak hastalarının sayısı arttı. Uykuda diş gıcırdatma sorununda da anksiyete ile paralel bir artış yaşandı.
RÜYALARI DA ETKİLEDİ
COVID-19 enfeksiyonun rüyaların içeriğini değiştirdiğine ilişkin çalışmalar var. 1091 kişilik bir İtalyan çalışmasına göre, özellikle kapanma sırasında kötü içerikli, korku dolu ve öfke içeren rüyalar sıklaştı.