Uzman Psikolog Selen Can anlatıyor...
1- KONTROL TAKINTISI
Bir şeyleri kontrol etme isteği, şüphe duymaktan kaynaklanır. Zaten şüphe, obsesif kompulsif bozukluğun (OKB) en büyük silahıdır. Kontrol takıntısı olan bir kişi, emin olmadığı şeyleri tekrar tekrar kontrol ederek emin olmak ister. “Bir daha bak, tekrar oku, tekrar kontrol et, hata var mı, acaba açık mı kaldı, yerinde duruyor mu, tam olmamış olabilir” ... Bu tarz düşüncelerin veya dürtülerin ardından şüphe uyanır ve hemen sonra da kontrol etme davranışı gelir. Kontrol edilen şeyler çok çeşitlidir: Kapı, ocak, elektrikli aletler, okunan veya yazılan bir yazı, nesneler, eşyalar, telefon... Takıntılar kişinin zamanının büyük bir bölümünü almaya başlar ve kişi, kontrol etme isteği gelmesin diye en sevdiği aktivitelerden bile kaçınmaya başlar. OKB’deki en büyük sorun emin olma ve kanıtlama istediğidir. Bu, tüm takıntılarda ortaya çıkar. Kişi şüphe duyar ve davranışları tekrarlar. Halbuki bu döngü yanlış bir kurtulma çabasıdır çünkü takıntıların durumunu kötüleştirir.
2- KİRLENME-BULAŞMA TAKINTISI
Bulaşma sadece kir, hastalık, toz veya tiksinilen bir maddeden kaygı duymak şeklinde değil, manevi bulaşmalar şeklinde de olabilir. Örneğin, kişinin bir şekilde rahatsızlık duyduğu kişiler veya ortamlar vardır. Bu kişilerle bir araya geldiğinde veya o kişilerin bulunduğu bir şehre bile gittiğinde, herhangi bir sebeple rahatsızlık duyabilir. Bulaşma takıntılarına yönelik davranışlar yıkamak, yıkanmak, temizlenmek şeklinde ortaya çıkar. Tabii en yaygın bulaşma takıntısı kir ve pis görülen bir şeyin bulaşmasına yöneliktir. Bulaşma takıntısı sadece doğrudan temasla olmaz. Bir nesneden başka nesnelere zincirleme bir bulaşma kaygısı da söz konusudur. Dışarıdan gelen nesne ve eşyaları temizlemek, tuvalette ve banyoda dakikalar hatta saatler geçirmek bulaşma takıntısına yönelik karşılaşılan en yaygın kompulsiyonlardır (davranışlardır). Kirlenmekten kaygı duyduğu için eşine sarılmamak, hastalık bulaşma, bulaştırma kaygısı ile sürekli tetkikler yaptırmak, evine misafir kabul etmemek veya misafirlerin ardından günlerce evi temizlemek, kıyafetlerini makinede 2 defa yıkamadan giyememek, oturduğu koltukta gördüğü bir ıslaklığı idrar zannedip saatlerce yıkanmak bazı örneklerdir.
3- DİNİ TAKINTILAR
Doğru şekilde abdest aldım mı?”, “Tam oldu mu?”, “Duayı yanlış mı okudum?”, “Bu günah mı?” gibi obsesyonlar görülür. Bazen zihinden kutsal değerlere karşı küfürlerin geçmesi şeklinde de ortaya çıkar. Hani dedik ya bütün takıntılarda emin olma ve bir şeyleri kanıtlama isteği vardır. Burada kişi doğru okuduğundan, ibadetini doğru yaptığından, günahtan tamamen uzak olduğundan emin olmak ister. Bu yüzden de duaları tekrar okur, zihninden kötü bir şey geçerse tekrar tekrar dua eder, kötü bir insan olmadığını, günah işlemediğini görmek ve kanıtlamak ister. Ayrıca bu konuları başkalarına danışır, internette araştırır. Fakat emin olmak dediğimiz şey OKB’de zor ve yanlış bir çaba olduğu için işler zora girer, kişi ibadetlerinden uzaklaşabilir. Dini takıntılarda işin içine suçluluk duygusu girer. Kendinden nefret etme, utanma ve bunların devamında yine depresyon görülebilir.
4- ZARAR VERME TAKINTISI
Bu takıntı türünde karşı tarafa veya kendine herhangi bir şekilde zarar vermekten kaygı duyulur. “Araba ile birini ezdim mi?”, “Canını acıtır mıyım?”, “Ya ona bir zarar verirsem?”, “Ya pencereden atlarsam?”, “Elimdekini ona batırır mıyım?” şeklinde obsesyonlar görülür. Kişi elindeki bıçağı annesine batırmayacağını tabii ki bilir ama bunu bilmek yetmez; şüpheye sebep olan düşünceler yine de devam eder. O da böylelikle ya kesici aletleri kendinden uzak tutar veya diyelim ki mutfaktayken yanına kimseyi yaklaştırmaz, kapıyı kilitli tutabilir. “Araba ile birine zarar verdim mi?” düşüncesinin ardından arabanın altını kontrol etme, geçtiği yollara bakma gibi davranışlar görülebilir. “Herhangi bir şekilde çocuğuma zarar verir miyim?” obsesyonu ise bir annenin, babanın çocuğuyla geçireceği güzel vakitleri bozar, çocuğundan uzaklaşmasına neden olabilir. Kimi anneye, babaya bebeğinin kolunu, bacağını sıkma dürtüleri gelebilir. Bu, bebeğine gerçek anlamda bir zarar verme isteğinden değil, sadece o davranışı yapmaya yönelik bir dürtü şeklindedir. Bazı kişiler ise kendilerine zarar vermekten korkarlar. Metronun önüne atlamaktan korkan bir kişi metro kullanmayı bırakabilir
5- SİMETRİ-DÜZEN TAKINTILARI
Eşyaların, nesnelerin istenilen şekilde durması için onları düzeltmek, sıralamak şeklinde ortaya çıkar. Kendi istediği düzen bozulduğunda kişi aşırı düzeyde huzursuz, mutsuz olur. Başka bir şeye odaklanamayacak hale gelebilir. Evin içerisinde veya iş yerinde düzen konusunda tartışmalar çıkabilir. Yazı yazarken düzgün olmayan harfler kişiyi rahatsız edebilir. Kişi, düzeltme davranışını yapmazsa başına bir şey geleceğinden de kaygı duyabilir. Ofisteki masasını istediği şekilde bırakmazsa, gece uyuyamayacağını düşünebilir. Burada kişiler, düzeltme-düzenleme davranışı yapılmazsa, takıntının akıllarından çıkmayacağı kaygısını da yaşarlar.
6- HASTALIK TAKINTISI
Vücudun herhangi bir yerinde bir sorun olup olmadığına veya bir hastalığı olup olmadığına yönelik obsesyonlar şeklinde ortaya çıkar. Bedenin herhangi bir yerinin sağlıklı olup olmadığını sık sık kontrol etmek, herhangi bir hastalıkla ilgili sürekli tetkikler yaptırmak bu takıntı türündeki sıkıntılardır. Kişiyi çok mutsuz eder. Kişi, işine ve sevdiklerine karşı bütün ilgisi kaybedip yalnızca hastalık takıntılarıyla meşgul olabilir. Hastalık hastalığı (hipokondriyazis) ile karıştırılmamalıdır. OKB’de kontroller hep, bir şeylerden emin olmaya ve bir şeyleri kanıtlamaya yöneliktir. Fakat bir şeyler o an için kanıtlanmış gibi görünse de bu kısa süreli olur. Bir süre sonra şüphe yeniden başlar. Takıntılı davranışlar sürdükçe de yeni takıntılı düşünceler gelmeye devam eder.
7- CİNSEL TAKINTILAR
Sık görülen takıntılardan olmasına karşın bu kişiler, bu sorunu bir tek kendilerinin yaşadığını zannederler. En yaygın cinsel takıntılardan biri eşcinsellikle ilgilidir. Zihindeki obsesyon, “Ben eşcinsel miyim?” düşüncesidir. Kişi eşcinsel olmadığını kendi içinde kanıtlamaya girişir. Bunun için karşı cinsten etkilendiğini defalarca görmek ister, konuyla ilgili araştırmalar yapar, bir yandan da belirli ortamlardan kaçabilir. Sık görülen bir cinsel takıntı da zihne cinsel görüntülerin gelmesidir. Kişi bu görüntülerden rahatsız olup kendini suçlu hissedebilir. Bu özellikle muhafazakar kişilerde görülür. Cinsel takıntılarda ayrıca karşıdaki birine (örneğin çocuklara veya öğrencilere) cinsel olarak yaklaştığından şüphe duyan kişiler de vardır. Bu takıntısı olan bir kişi işine devam etmekte bile zorlanabilir. Karşısındakini hamile bırakmaktan korktuğu için kadınlarla aynı ortamda bulunmayanlar veya kızlık zarına bir zarar gelip gelmediğine yönelik obsesyonlarla uğraşanlar da vardır.