Sessiz sinemayı hepimiz biliriz, oynarız ve çok keyif alırız. Peki, sessiz tiyatroyu denediniz mi?
Herkesin kolayca oynayabileceği bir oyun. Bu doğru. +2 ve 99
Bol kahkaha, eğlence ve biraz sinir😊 Size doğrusunu söyleyeyim; rol ve tiyatro kişinin kendini ve başkalarını daha iyi tanımasına yardımcı olur.
İlk oyunun konusu önemli; çünkü bu ısınma aşaması… Gerçeklerle yüzleşmeye hazır olun, çevremizdekileri taklit hem çok eğlenceli hem çok sinir bozucu olabiliyor. Kemerlerinizi bağlayın, derin nefes alın, sakin olun 😉 Kendinizi de görmeye hazır olun😊 Bu oyun sayesinde dışarıdan nasıl algılandığınızı fark edeceksiniz. Çocuğunuz, eşiniz, anne veya babanız sizi nasıl görüyor, onlara verdiğiniz mesaj ne gibi sorulara yanıt bulabilirsiniz.
Bu oyun sayesinde gülmekten yerlere yatabilir, kızabilir, huy ve davranışlarınızı fark edebilir, çevrenizi daha iyi anlayabilirsiniz. 😉 Oyuna en keyifli başlangıç, ısınma için de şart. Daha sonra küçük kâğıtlara birkaç oyun konusu yazın veya okuma bilmeyen çocuklar için çizmeye çalışın, sahneye gelen oyuncu bu kâğıdı çeksin ve oynamaya çalışsın. Hiç acele etmeyin uzun uzun düşünüp oynayın. Bu oyunda herkes kazanıyor. Doğru ya da yanlış yok. Oyun var.
Ergenler için çevrimiçi psiko-pedagojik seanslar neden daha etkili?
Salgından korunmak için evde kaldığımız bugünlerde, yüz yüze yapılan psiko-pedagojik görüşmeler çevrimiçi (online) seanslarla uygulanabiliyor.
Çevrimiçi psiko-pedagojik danışmanlık seansları, ihtiyaç duyan ergene bir fırsat sunuyor.
Danışmanlık ofisinde hizmet alan ergen; damgalanma ve özgüven sorunları nedeniyle pedagojik yardım almada ve seanslara düzenli devam etmede sorunlar yaşar. Seanslardan kolayca vazgeçer. Ancak çevrimiçi seanslara düzenli bir şekilde katılabilir.
Ergen birey arkadaşlarıyla çevrimiçi olarak gün içerisinde sıklıkla bir ilişki halindedir. İlişkiyi çevrimiçi kurmaya kolayca uyum sağlıyorlar.
Arkadaşlarıyla çevrimiçi sohbet eden, ödev yapan, haberleşen ve oyun oynayan birey online terapiye çok çabuk uyum sağlıyor. Bu sayede bireyin seansa erişimi artıyor. Ve bunun sonucunda kısa sürede fayda görülebilir.
İster risk altında ister sıradan bir ergenlik yaşıyor olsun kişinin sağlıklı öz saygı geliştirilmesi çok önemlidir.
Uyguladığım pedagojik seanslarda kişi zayıflıklarını ve güçlü yönlerini anlayarak gerçekçi inançlar oluşturması hedeflenmektedir.
Çocuğunuza sabırlı olmayı öğretmek önemli. Okulda ve hayatta başarılı olması için buna ihtiyacı var. Peki nasıl öğreteceğiz?
Kabul edelim: Kimse beklemeyi sevmez... Peki sabretmenin önemini bilmeyen çocukların becerilerini geliştirebilir miyiz?
Bazı çocuklar doğal olarak diğerlerinden daha sabırlıdır. Bazı çocuklar için beklemek kolay bazıları için zordur.
Şüphesiz, üç yaşında bir çocuktan beklentimiz ile beş yaşındaki bir çocuktan beklentimiz arasında da fark vardır.
Çocuğun dil becerileri geliştikçe daha sabırlı olmasını bekleyebiliriz.
Çocuğunuz sabırlı olsun ya da olmasın, bunu erkenden öğrenmesine yardımcı olmak için çok şey yapabiliriz....
Sadece 9-10 aylıkken bile, onun için her şeyi hemen düzeltmek zorunda değiliz. Eğer yaparsanız, mücadele sırasında beklemeyi ve sonunda ustalaşmayı öğrenemez. Örneğin, bebeğiniz topa ulaşamayacağı zaman, onu hemen siz almayın. Bunun yerine,
Çocuk ve ergenlerle geçirdiğim 21 yıl boyunca izlediğim yol öncelikle çocuğa bakmakla yükümlü bireylerle, yani aileyle görüşmektir. Ebeveyn tutumları çocukların yalnızca çocukluk değil, tüm hayatını etkileyen bir unsurdur.
Yaptığım görüşmelerin büyük çoğunluğu şu cümlelerle başlar:
Sınır ve kuralların olmayışı çocuğun duygu durumu üzerinde olumsuz etkiler oluşturur. Sınırları koyulmamış, kuralları belirlenmemiş çocuğun durumunu şöyle özetliyoruz: Uzay mekiği dışında gezinen, kordonu kısa bir süre önce kopmuş ama farkında olmayan bir astronot düşünün. Astronot kötü durumda. Uzayın derinliklerine doğru kontrolsüz bir biçimde ilerliyor ve onu biri fark etmeli.
Çünkü, çocuklar sınırsız özgürlükten hoşlanmazlar!
Annem ve babam beni durduramazsa, beni kim durduracak?
Çocuk anne-babasının güçlü olduğunu, onu durdurabileceğini görmek ister. Ve aslında bu durumu zorlar ve durdurulmayı ister. “Çocuğa sınırlar çizersem, kurallar koyarsam özgüveni gelişmez” yanlış bir inanıştır.
Sınırsızlık yaşıtlarıyla uyumu da zorlaştıran bir durum. Oyun sırasında kurallara uymamak, sınıf kurallarına uymamak, arkadaşının sınırını fark etmemek çocuğun sosyal hayatını da olumsuz etkileyecek bir davranış problemidir. Ancak arkadaşlarının veya çevresinin koyduğu sınırlar aile tarafından koyulanlar kadar etkili değildir.