Bunlar acaba ne konuşuyorlar?

Şaka mı yapıyorlar, ciddi mi konuşuyorlar hiç belli değil.
Biri diyor ki:
- Sokağa çıkarız, kıyameti koparırız.
Öbürü diyor ki:
- Akacak kandan sen sorumlu olursun.
Üçüncü zat lafa karışıyor:
- Kan akacağını nerden bildin?
Buyrun bakalım.
Bu zor soruya cevap verin.
* * *
Biri diyor ki:
- İmralı, özerklik şartı koydu.

[[HAFTAYA]]

Öbürü diyor ki:
- Özerklik dahil, taslağı Kandil, tümüyle onayladı... Vay vay vay.
Tam tartışma başlayacakken, bereket saha müşahidi araya girip diyor ki:
- Taslakta özerklik diye bir başlık yok.
Peki, kim uydurdu?
Ne şakacı insanlar.
* * *
Beri tarafta Osmanlıca kavgası var.
Biri diyor ki:
- Zorunlu ders olsun.
Öbürü diyor ki:
- Seçmeli ders olsun.
Beriki diyor ki:
- Ecdada saygısızlık etme.
Tam o sırada, asıl yetkili olan Molla Kasım lafa karışıyor:
- Osmanlıca, İmam Hatiplerde uygulanacak.
Fakat... Sesi hafif çıktığı için duyulmuyor.
Duyulmadığı için beri tarafta tartışmalar aynen devam ediyor.
* * *
Sahiden şakacı insanlar.
Biri diyor ki:
- Saray, kaçaktır.
Öbürü diyor ki:
- Hayır, kaçak değildir.
Fazla dayanamadım.
Televizyonu kapattım.
Yahu, bir yapının kaçak olup olmadığı nasıl tespit edilir, bunu çocuklar bile bilmez mi?
* * *
Son dakika, bir de Süheyl Batum’un partiden ihracı çıktı başımıza.
İtiraz edecekmiş.
Bütün Hukuk Yolları’na başvuracakmış.
- Aman be hocam.
Kırmızı halı serip seni tekrar buyur etseler, gider misin artık oraya?
Şimdi diyeceksin ki:
- Mesele o değil.
Hep öyle derler.
Ama mesele nedir, söylemezler.
Vazgeç Süheyl Hocam.
Sen zaten yabancıydın o camiaya...
Ekmeleddin Bey kadar bile aşina değildin.
Yürü git kendi yoluna, vakit kaybetme.