Yarın tam 1 yıl oluyor. Belediye seçimleri yapılalı, tam 1 yıl. Bir o günkü havayı hatırlayın, bir de şimdiki sessizliğe bakın.
-Siyaset, beklemede. Kılıçdaroğlu’nun ara sıra hükümete verdiği muhtıralar dışında, pek hareket yok.
Zaten ne olabilirdi ki? İnsan sağlığı üzerinden siyaset yapmak, yakışık almaz ki...
Tıpkı şehitler üzerinden siyaset yapmak gibi... Evet, bir taraftan da Mehmetçik, sınır ötesi görevde.
Yani, muhalefetin eli kolu bağlı...
Gidin Esad’la konuşun’dan gayrı bir laf edemiyor. Ne desin? “
-YPG bize mi saldıracak?”
Yine de kapılardan birini aralamayı ilk defa Abdüllatif Şener denedi.
Dedi ki:
-Bu koronavirüs, 6 ay böyle giderse, dünyada buna hiçbir hükümet dayanamaz. Yoo, Türkiye’yi kastetmedi.
Amerika’yı, İngiltere’yi, İspanya’yı, İtalya’yı falan kastetti. Türkiye hariç...
Ne yapsın? O da bu kadarını söyleyebildi. Ne desin?
-Pek yakında iktidara geliyoruz mu desin? Türkçesi kıvraktır. Arif olan anlar.
Şuraya gelmek istiyorum. Kör olası bu virüs, bizden de epey can aldı ama siyaset üslubumuza bir balans ayarı getiriyor galiba...
En azından hepimizi bir nezaket çizgisine çekiyor.
......
Virüs, elbet defolup gidecek. Ama bu üslup kalacak inşallah.
Yani bundan böyle kimse çıkıp da dolar 10 lira diye bağırmayacak. Kimse çıkıp da yeni doğanlar bizden, ölenler onlardan diye milleti kategorize etmeyecek.
Ne dersiniz? Çok mu iyimserim?