Erdoğan’ın rakibi çok. Karşısında bir deprem eksikti. Geldi, o da cepheye katıldı. Buna rağmen, eğer seçimi yine Erdoğan kazanırsa, muhalefette kim bilir kaç jübile birden seyredeceğiz. Kazanırsa diyorum. Okuduğunu anlayanlar için yazıyorum.
*
Avantaj muhalefette. Her türlü avantaj. Öyle ki, koyu çevrelerde “Erdoğan’ın karşısına odun bile koysak kazanır” düşüncesi hakim. E koskoca muhalefet, aday diye bir odun çıkarmayacağına göre, konuşacak laf kaldı mı?
*
Kaldı. Ben şunu konuşmayı tercih ederim: Bu seçim, Erdoğan için bir güven oylaması niteliğindedir... Ya da güvensizlik. Yani halk’a sorulacak:
- Erdoğan’a hâlâ güveniyor musun? Evet ya da hayır. İşte o kadar.
*
Yani, Türkiye’yi bu kuşatmadan, bu seri kötülükler zincirinden, doğal veya yapay bu felaketlerden, bu yabancı veya yerli her türlü tuzaktan, bu kin ve nefret dalgasından, bu enflasyon canavarından, bu açgözlü ticaret terbiyesizliğinden, bu sevgisizlikten ve saygısızlıktan... Daha sayayım mı? Velhasıl Türkiye’yi hiç de müstahak olmadığı bu tehlikelerden ‘yine’ Erdoğan mı kurtarır, yoksa artık kim olursa olsun mu?
*
Güven’den veya güvensizlik’ten kastım budur. Çok kolay. - Evet veya hayır. Fakat dikkat... Bu soruyu “Erdoğan gitsin de isterse batsın Türkiye” diyenlere soruyor değilim. Onların cevabını biliyorum: En düşük profilli bir aday’a bile razıdırlar.