Tanınmış olmak veya tanınmamış olmak... Adaylıkta bunlar mühim mi? Küçük yerlerde evet. Ama İstanbul gibi bir şehirde ne ifade eder?
İmamoğlu’nun “fazla tanınmıyor olması” sanki bir handikapmış gibi atıldı ortaya... Genel Başkanları da “Ben seni 15 günde tanıtırım” diye cesaret verdi.
Yahu, kendisi çok tanınmış biri olduğu halde İstanbul Belediye Başkanlığı seçimini kazanabildi mi? Dalan bile. Çok tanınan biriydi ama kaybetti. Hem de kime? Fazla tanınmayan bir doktora.
Şuraya varmak istiyorum. Fazla tanınmamış olmak Ekrem İmamoğlu’nun kusuru değil. Mazereti de değil. Dezavantajı hiç değil.
Oy pusulasında adı CHP adayı diye yazmıyor mu zaten. Yazıyor. Eh, geriye ne kalıyor: Akıllı uslu bir kampanya...
Onu da yapıyor İmamoğlu. Başka ne yapsın? 15 günde şöhret sahibi olmak için, bir sansasyona mı bulaşsın? Böyle bir hataya mı sürüklensin?
Hizmet konuşalım. Plan ve proje konuşalım. Yani, ciddi olalım.
Çok tanındığı halde Binali Yıldırım nasıl hâlâ bunları konuşuyorsa, karşısındaki o az tanınan bir adayın da durmayıp proje üretmesi, aslında İstanbul’un şansıdır.
Bırakın, hep bu düzeyde yarışsınlar. Şöhret yarışında değiliz.
Not: Ankara’ya dair küçük bir notum var. En merak ettiğim şey: Rahşan Ecevit acaba hangi partiye oy verecek?