Kahve keyfimiz mi kaldı? Kuzeyimiz güneyimiz, sağımız solumuz hep ateş çemberi. Bu patırtı arasında, yarın 28 Şubat Mutabakatı’yla müşerref olacağız. Günün mana ve önemini Temel Bey’e sorun anlatsın. Çok güzel anlatıyor... Eksik anlatıyor ama olsun, bâri anlatıyor.
28 Şubat, sadece Erbakan’ı değil, Tansu Çiller’i de tasfiye etmişti... Bir taşla iki kuş... Ne büyük bir nefret dalgasıydı o... Bugün yuvarlak masadaki altı liderden beşi, “camia olarak” bu acıyı iyi bilir. Altıncısı ise hiçbir şey bilmeden ve yaşamadan konuşur durur.
Bilmeden konuşmak, bulaşıcı bir hastalık galiba. Özgür Özel’e bakar mısınız? Ukrayna’daki Türkler için, hiçbir tedbir alınmadığını söylüyor. Çünkü bilmeden konuşuyor. Halbuki Türk Devleti iki hafta önceden her türlü tedbiri almış ve Dışişleri kanalıyla oradaki binlerce vatandaşımıza alternatif yollar sunmuştur... Yani Özgür Bey müsterih olsun.
Neyse. Dönelim konumuza. Yarın 28 Şubat. Masadaki 5+1 kişi onu kutlayacak diyemem. O kadar ön yargılı değilim. Kutlama yerine anma diyelim. Diyelim ki yarın öbür gün 12 Mart, 27 Mayıs, 12 Eylül ve 15 Temmuz’u da “post modern” bir şekilde anma imkanı doğsun. Yahu bu demokrasi ne güzel şey. Millet İttifakı iktidara gelirse, bence 28 Şubat gününü bayram ilan etsin azizim.