AB’ye girmeyi çok arzu ettik ama anlaşıldı, almıyorlar, almayacaklar. Ne yapalım? - Yalvaralım mı? İstenmediğimiz yerde bizim ne işimiz var?
Avrupalılar ve Amerikalılar, İsveç’in NATO’ya girmesi için bize çok baskı yapıyorlar ama bir kerecik olsun İsveç’e teröristlerden arınması gerektiğini söylemediler... Çünkü hepsi aynı familyaya mensup... Verdikleri sözü hangisi tutmuş ki?
Tabii bizde de bir tuhaflık var. Üç beş zibidi için İsveç’i sıkıştırıyoruz ama teröristlere silah, mühimmat ve tahsisat yağdıran esas patron Amerika’yı nereye koyacağız? Halkın ortak feryadı: “Artık F-16’ları bedava da verse istemez... Alsın kafasına çalsın. Mümkün olsa da selamı sabahı bile kessek.”
Hükümeti biliyoruz. Tamam da, bizim muhalefet bu konularda ne düşünüyor acaba? Lütfedip bir iki cümle söylemezler mi? Ya da dünyada neler olup bittiğinin farkındalar mı? Onlar için bütün hayat Demirtaş’ın ve Kavala’nın tahliyesi’nden ibaret mi?
Yeri gelmişken şunu da söyleyeyim: Kemal Bey, Sezgin Tanrıkulu’nu kolay kolay feda etmeyecektir... Ona büyük inancı, itimadı, saygısı ve belki de hep ihtiyacı olmuştur... Hatırlar mısınız? Kemal Bey CHP’ye genel başkan seçildiğinde (2010) ayağının tozuyla dooğru Diyarbakır’a gidip ziyaret ettiği ilk kişi Sezgin Tanrıkulu’ydu. Ona gösterdiği ilgi ve nezaketi, Deniz Baykal’a bile göstermedi, bravo.
Not: Biz çocukken voleybola kız oyunu derdik. İçimize doğmuş ki şimdi kızlarımız dünya çapında voleybolcu. Peki, futbol erkek oyunu olmuş da sanki ne olmuş? Yere düşen kalkmıyor... Yahu güreşte bile bu kadar çok yerde yatan yok. Ama yeter. - Artık ayağa kalkın beyler. Futbol sizi bekliyor.