Sözün kısası (Birikmiş notlar)

Yüce Divan’la ilgili bir küçük not daha var. Unutmadan:
Komisyon kurulmasını isteyip, üstelik oraya üye de verenler, orada 5’e 9 bir çoğunluk olduğunu bilmiyorlar mıydı? Çoğunluğun tahakkümü’yle ilk defa mı karşılaşıyorlar? Hayret bunun neresinde? Yahu, kışın kar yağması sürpriz mi?
Tam eşyanın tabiatı işte.
* * *
Başbakan:
- “Kardeşimiz olsa kolunu koparırız” diyordu.
Ben de dedim ki:
- Bari saatsiz olan kolu kopar da ziyan olmasın.

[[HAFTAYA]]

İlk defa lafımı dinlediler galiba.
* * *
Her neyse.
Seçim’in yegane malzemesi belli olmuştur. Kılıçdaroğlu, meydanlarda sabahtan akşama kadar “hırsız var” diye bağıracak yine.
Fakat boşuna bağıracak.
4 yıldır o kadar çok bağırdı ki, millet bağışıklık kesbetti.
Arkadaş bir kere konuş, esaslı konuş... Ecevit öyle yapardı.
O sayede de halk’la hiç yüzgöz olmadı.
* * *
Farkında mısınız?
Seçimde Ak Parti’nin 330 milletvekili çıkarmaması için hesaplar yapılıyor, tedbirler aranıyor, hatta BDP’ye şike şüphesiyle bakılıyor.
Böyle muhalefet olur mu?
Şimdiden mağlubiyeti kabul etmiş de, “Bari 330 sandalyenin altında kalsınlar” der gibi bir halleri var.
Yani, AK Parti, 329 milletvekilinde kalırsa, muhalefet sanki zafer kazanmış olacak.
* * *
Son bir not...
Cemil Bayık, bir Alman Gazetesi’ne Kandil’de demeç vermiş:
- Barış olursa Türkiye’ye döner, politikaya girerim.
Hay hay, bekleriz.
Hatta, 2019’da kendisini Cumhurbaşkanı adaylığında bile görmek isteriz.
Lakin, kanına girdikleri Türk-Kürt 40 bin genç ne olacak?