Farkında mısınız? Hep İmamoğlu’nu konuşuyoruz. Ama İstanbul’un lafı hiç geçmiyor. Bütün mevzu, Kemal Bey’le olan ilişkileri, CHP’deki emelleri, bir de 5 yıl sonraki Cumhurbaşkanlığı hesapları. Anladık ama İstanbul nerede? Hatırlayan var mı?
*
Sürekli Belediye Başkanı’ndan bahsedip de belediyeciliği anmamak, koskoca şehri pas geçmek, görülmemiş bir garabettir. Bütün mesele nedir?
- İmamoğlu’nun istikbâli.
- İmamoğlu’nun hedefi, seyir defteri... CHP’ye lider olur mu olmaz mı meselesi... Cumhurbaşkanlığı’nın ezeli ve ebedi tâlibi. Yahu, iyi güzel de, benim İstanbul’um kimin umrunda? En azından Salacak sahili, öyle mi kalacak? (Gerisini saymıyorum.)
*
Bu İmamoğlu, yaman adam. Gündemde kalmayı çok iyi biliyor... İşini, mesleğini, kariyerini, başarısını veya başarısızlığını konuşan yok, sadece “kendisi” konuşuluyor. O dedi bu dedi, şunu dedi bunu dedi. Ama yeter. Biraz da karnesini görelim. Notlarına bakalım. Hayır. Laf bir türlü oraya gelmiyor.
*
Ondan da vazgeçtik. Ama şunları merak etmez misiniz? Maşallah, gazeteciler de hiç sormuyorlar:
- Dış politika hakkında ne düşünüyor?
- Teröre bakışı nedir?
- Bir ekonomi reçetesi var mı?
- Savunma Sanayii’ne dair düşünceleri?
- Siyasi yelpazenin neresindedir? Şimdilik bu kadar yeter.
Not: Mustafa Sarıgül, her seferinde küllerinden tekrar doğuyor, tekrar doğuyor ama bir maceraya asla atılmayacak kadar akıllı adamdır: Muhalif blok’ta olmasına rağmen AK Parti seçmenini hiç incitmeden siyaset yapıyor... Kolay değil bu.