Bu yazı, birden fazla kutlama içermektedir. Birincisi bu yazıyla gazetemiz POSTA’da üçüncü yılımı kutluyorum. O zaman açın YouTube’u, bir Roman havasıyla dokuz sekizlik neşemizi bulalım. Kardeş Türküler’den ‘Anako&İşler Nanay’ uygun olacaktır.
Üç yıl boyunca bazen tarihe, bazen lezzete, bazen de şehirlere yolculuklar yaptık. Bu sayfalarda Fatih Sultan Mehmed’in ilk öğün yemeğine de İsa Peygamber’in son akşam yemeğine de konuk olduk. Fenerbahçe Başkanı şehzadenin zevcesinin kaleminden Çerkez tavuğu tarifi de verdik, Orhan Veli’nin kaleminden mayonezli levrek tarifi de… “Lezzet nerede, biz orada” düsturumuz oldu.
İstanbul dışına da çıktık. Adana, Kayseri, Konya, Bursa, Antalya, Ordu, Muğla, Kaş, Bodrum, Gökçeada, Barselona ve son olarak da Gastro Rize’ye yolumuz düştü. Kilometrelerce yol, tonlarca yemek yedim. Sürpriz karşılaşmalar yaşadım, kıymetli dostlar edindim. Yüzlerce kapıdan geçtim. Kitap projelerime yeni kitap projeleri katıldı. Bu yolculuğuma tanık olan okuyucularımıza ve gazetemiz POSTA’ya çok teşekkür ederim. Üçüncü yılımız kutlu olsun!
Gastro Rize Festivali
İkinci kutlama, tebrik manasında Gastro Rize Festivali’nedir. Üç gün boyunca Rize başta olmak üzere Türkiye’nin ve dünyanın gastronomisini konuştuk. O vakit havamız Karadeniz olsun. YouTube açıktı değil mi? Kazım Koyuncu’dan ‘Ella Ella’yı açın içimizden bir horon geçsin.
Rize Belediyesi’nin düzenlediği festivali Gökmen Sözen ve ekibi organize ediyor. Festival boyunca Rize’nin tarihi ve doğal güzelliklerine geziler düzenlendi. Yerel lokantalarda yemekler yenildi. Çaymer’de fabrikasyon olmayan, el işi, organik yeşil çay höpürdetildi. Çeçeva’da sembolik bir çay hasadı yapıldı. Fındıklı Çağlayan Vadisi’nde Tarihi Köprü ve Rize Evleri gezildi.
Daldan düşen armutlar yenildi. Birinci günün şahane yemeği Lale Lokantası’nda yenilen karalahana sarmasıydı. İkinci gün bir konferans maratonu başladı. 18 başlıkta onlarca uzman konuşmacı Rize gastronomisine katkı sundu. Şef Umut Karakuş’un karalahana çıtırlarıyla ve unuyla yorumladığı keşkek, Michelin yıldızlı bir lokantaya yaraşır bir tabaktı.
Peki, neler konuşuldu?
‘Rize’nin Lezzet Elçilerinin Hikayeleri’ başlığında, Sahrap Soysal’ın moderatörlüğünde Liman, Lale, Huzur, Nalia lokantalarının sahipleri hikayelerini anlattılar. ‘Butik Tarımın Önemi’ başlığında İksirli Çiftlik, Eli Belinde Tarım ve Tomakan Gıda serüvenlerini konuştular.
‘Türkiye’nin İz bırakan Pastanelerinde Rize’, başlığının moderatörü Uğur Biryol’du; Petek Pastanesi, Karafırın ve Piyano Pastanesi’nin işletmecilerini ağırladı. Uğur Biryol’un ‘Gurbet Pastası’ adlı kitabını mutlaka edinmelisiniz. Birincisi yapılan Gastro Rize mutlu ayrıldığım bir etkinlik oldu. Önümüzdeki yıllarda festivalin süresi de katılımcı sayısı da artacak.
Rize’de çay saati 24 saat sürer
Elbette Rize gastronomisinde başta çay olmak üzere hamsi, fasulye, kavurma, karalahana, bal vardır. Festivallerin birbirinden farklılaşması, ayrışması sağlanmalıdır. Aslında Rize’de bütün dünyanın ilgisini çekebilecek bir gastronomi fikri var.
Daha önce Çamlıhemşin’de bir Pastacılık Festivali yapılmış. Türkiye’deki Hemşinli pastacılar toplanmış, pasta yarışmaları düzenlenmiş ve sonunda bir pasta savaşı yapılmış. Bu bence müthiş bir festival fikri. ‘Rize’de Çay Saati’ başlığı çok yakışır böyle bir festivale çünkü Rize’de çay saati 24 saat sürer. Düşünsenize dev pastalar resmi geçitte, pastacılar gururla yanında yürüyor.
Böyle bir festivale dünya çapında bir Pastacılık Enstitüsü yaraşır. Pastacılık eğitimi almak isteyenler Rize’ye koşar. Mezun olan kep yerine pasta savaşında pasta fırlatır. O vakit iki bardak çay! Biri size biri bana gelsin.