Dünyanın en mutlu ülkeleri listesinin zirvesinde beş yıldır üst üste Finlandiya var. İşin ilginci Finler bile buna inanmakta zorlanıyor. Öyle ki dünyada sosyal mesafe kavramı bilinmezken bile kendiliğinden mesafeli yaşayan bir ülkeden bahsediyoruz. Hatta kendilerini melankolik ve içe kapanık olarak tanımlıyorlar.
En ünlü atasözlerinden biri "Mutluluk her zaman gözyaşlarıyla biter" olan bir toplum... Ülkede en iyi sayılan hava bile kasvetli havasıyla ünlü Londra'nın en kötü gününe benziyor. Nasıl oluyor da tüm dünyadan daha mutlu yaşıyorlar? New York Times’taki makaleye göre Finlerin mutluluk sırrı 'güven' duygusunda saklı.
7 YAŞINDA BAŞLIYOR
Dünya Mutluluk Raporu, Gallup anket şirketi aracılığıyla 95 ülkeden 350 bin kişiyle yapılan röportajlardaki verileri kullanıyor. İnsanlardan mutluluk seviyelerini 1 ile 10 arasında puanlamaları isteniyor. "Dün güldün mü veya kahkaha attın mı?", "Dün ilginç bir şey öğrendin mi?" gibi sorular soruluyor.
Diğer sorular da "Kayıp bir eşyanı polis veya bir yabancının bulursa teslim edeceğine inanıyor musun?" gibi güven odaklı olanlar. İşte bu noktada Finler, tüm dünyaya fark atıyor. Birbirine en çok güvenen toplum, onlar. 7 yaşından itibaren çocukların her sabah okula tek başlarına gidebileceği kadar güvenli bir ortamda yaşıyorlar. Devlet okulunda sınav nadiren yapılıyor. Herkes iyi eğitime erişebiliyor.
OLAĞANLIĞI KABULLENMEK
Üniversite bedava. Gelir adaletsizliği çok az. En iyi sağlık sistemlerinden birine sahipler ve en yüksek çocuk bakım desteği alan ülkelerden biri. Suç oranı çok düşük. Pandemide bile katı kısıtlamalara ihtiyaç olmadı. Hükümete güven duyulduğu ve kurallara saygısızlık kültürü olmadığı için vatandaşlar sorumlu davrandı.
Mutluluk onlar için bir yaşam şekli olmuş durumda. Ülkenin en büyük gazetesi Helsingin Sanomat'ın muhabiri Heikki Aittokoski, "Bir kitap için mutluluk araştırması yapıyordum. Dünyayı gezdim. Hayatın olağanlığını mutlu olmak için yeterli bulduğumuzu fark ettim ve Finlandiya'da yaşadığıma şükrettim" diyor…
ELON MUSK'A TESLA'YI ALDIRAN ÖLÜMDEN DÖNDÜĞÜ O KAZA...
Tarih Mart 2000. Elon Musk 28 yaşında. İlk şirketini 22 milyon dolara yeni satmış. Bu paranın 1 milyon dolarıyla McLaren F1 model süper lüks otomobil almış. Kalanını da 'x.com' isimli internet bankacılık sistemi şirketine yatırmış. Ama planları rakip şirket tarafından engelleniyor. Musk da o şirketin yöneticisi Peter Thiel ile buluşmaya karar veriyor. Amacı yıkıcı rekabeti sonlandırmak. Thiel ile buluşmaya McLaren ile gidiyor. Thiel "Bu oyuncağın numaraları ne?" diye sorunca Musk ona şov yapmak istiyor.
‘OTOMOBİL BİZİ SÜRSÜN’
Ama kontrolü kaybediyor. Silikon Vadisi'ne çıkan caddede otomobil yoldan çıkıyor. Sonunda yol kenarına çarparak duruyor. Otomobil hurdaya dönüşüyor. Mucize eseri ikisine de bir şey olmuyor. O günden sonra başlayan iş ortaklıkları dostluk olarak devam ediyor. İşte Elon Musk'ın elektrikli otomobil şirketi Tesla’ya ortak olma fikrinde bu kaza tetikleyici oluyor.
Musk, 2003'te kurulan ve 2004’te en büyük hissedarı olduğu Tesla ile bugün dünyanın en zengin insanı! Tesla’yı tamamen oto pilotta gidebilecek seviyeye getirmek istemesinin izleri bu kazada yatıyor. “Otoparkta biz aracımızı aramayacağız, o gelip bizi bulacak ve alacak ve istediğimiz yere götürecek” diyor.