Bu, evrensel bir soru. Yalnız yaşamayan erkeklerin dünyanın her yerinde gözlenen en tuhaf özelliklerinden biri bu. Önceki gün Berfu ve Eser Yenenler’in ‘Çift Terapisi’ adlı oyununa gittim. Berfu Yenenler, kocasının tuvalete girip çıkmak bilmemesini diline dolamıştı. Esprilerin hepsi gerçekliğe dayanıyordu. Eser Yenenler “Çünkü evde fırça yemediğim tek yer orası. Tuvalet benim sarayım, krallığım” dedi. Markete yollanıp aldıklarının beğenilmemesi, çocuklara oynattığı oyunların beğenilmemesi dahil günün çoğu zamanında ev halkından azar işittiğini söyledi. Bu gerekçeler şaka olsa da kesinlikle geçerli bence. Sahi, erkekler tuvalette bu kadar zaman ne yapıyor? Neden girince çıkmak bilmiyorlar? Bunu araştırdım.
TIBBİ BİR NEDENİ YOK
Kadınlar günde sekiz dakikayı tuvalette geçirirken erkeklerin ortalaması 14 dakika! Yani sevdiğimiz beyin tuvaletteki zamanı bize onu özlediğimizden uzun gelmiyor. Gerçekten neredeyse bizim iki katı süremizde oradalar.
Bunun tıbbi veya fizyolojik bir nedeni de yok. Aksine kadınların bağırsak sorunu olasılığı erkeklerden daha fazla. Zaten anatomik olarak da bağırsak yapılarımız farklı olduğundan bizim boşaltım sürecimiz daha uzun. Terapistlere göre tuvalet erkekler için özel bir sığınak işlevi görüyor. Yalnız kalmak için oraya çekiliyorlar. Kapısı kilitlenebilen ve izinsiz girmenin hoş karşılanmadığı bir yer olması onlara ihtiyaç duydukları ‘güvenli yalnızlığı’ sağlıyor. Evin telaşından uzaklaşıyorlar. Sıfırlanıyorlar.
SIĞINAK İHTİYACI
Orada yaptıkları tek şey de video izlemek, sosyal medyada gezinmek, haberleri okumak. Hatta dalga geçer gibi arada size de ‘kaçış rüşveti’ niyetine ‘reels’ ya da ‘tiktok’ atmak. Tuvalet, sorumluluklardan veya sizden kaçınma yeri haline gelmediği sürece erkeklerin bu ‘sığınak’ ihtiyacını anlayışla karşılamamız gerekiyor. Yani erkek sık sık tuvalet molasına çekiliyorsa, sevgilisi/karısı bu tür bir mola veremiyorsa, işler yolunda gitmediğinde sevgilisi ihtiyaç duyduğu desteği alamıyorsa bu kırmızı kartlık bir durum. İhtiyaç duyulan desteğe alışveriş torbalarının boşaltılması, çocukların öfke nöbetlerine müdahale etmek gibi temel sorumluluk paylaşımları giriyor. Bizim dışarı çıkmadan önceki hazırlığımızı beklemeleri de bu tuvalet istatistikleri ve bilimsel bilgilerle adil bir rövanş oluyor, kendiliğinden.
Paolo Terenzi - Tiziana Terenzi
PARFÜM SADECE PARFÜM DEĞİLDİR
Koku, insan hafızası için çok güçlü bir uyaran. Parfüm, sadece burnu değil ruhu da dolduran bir araç. İtalyan lüks parfüm markası Tiziana Terenzi, bu ihtiyacı kusursuz bir şekilde gidermenin formülünü biliyor. Markaya adını veren Tiziana Terenzi, “Parfümlerimiz sadece parfüm değil, kişisel duygular ve anılar arasında gerçek bir yolculuk. Tiziana Terenzi koleksiyonu her zaman seyahatlerden, bir ateşin etrafında paylaşılan duygulardan ve yaşam deneyimlerinden ilham alıyor. Güzelliğin ruhu eğlendirdiği ve bir anın ebedileştiği yaşamdaki o özel dönemi temsil ediyor. Bu evrensel duygular, parfüm şişelerinde yakalanan kokulu yolculuklara dönüştürülür” diyor.
TÜRK KÜLTÜRÜNE SAYGI DURUŞU
Tiziana Terenzi, sadece Türkiye’ye özel iki parfüm hazırladı. Parfümlerle tanışmak için Tiziana Terenzi ve Paolo Terenzi’nin Mandarin’deki davetindeydim. Profesyonel burunlara sahip Terenzi kardeşler, parfümleri bu coğrafyada lüksün tarihini kutlayan Beymen’in 50’nci yılını kutlamak için çıkardıklarını, dünyada sadece Beymen mağazalarına özel satılacağını açıkladı. Kültürümüzün ve tarihimizin izlerini şişelenmiş olarak sunuyorlar. Efes Antik Kenti’ne ve Topkapı Sarayı’na gittikten sonra çok etkilenerek bu kokuları hazırlamaya karar vermişler. Şişeleri de el yapımı. Sadece koku notaları değil, şişedeki her detay da Türkiye’ye özgü. Dost bir milletin uzmanlarının bize özgü değerleri alıp kokuyla ölümsüzleştirmeleri, Anadolu’yu özümsemeleri, bazı başarıların neden tesadüf olmadığının göstergesi.