Macar asıllı işadamı George Soros’un 14 Mayıs gecesi kalp krizinden öldüğü haberi yayıldı. Ben de haberi ülkemizde basın mensubu olarak görev yapan birinin paylaşımıyla gördüm. Böyle bir gelişme sonrası ekranıma bildirim yağmış olmalıydı. Ama güvenilir hiçbir ajans ve kaynakta böyle bir haber yoktu. Haberin kaynağı komplo teorileri yayan Cillian hesabıydı. Paylaşanlar arasında Türk hesaplar ağırlıklıydı. Kendisini haber sitesi olarak gösteren ‘Politics For All Ireland’ kaynak gösterildi. Ama bu sitenin son haberi 1 Şubat’ta yayınlanmıştı. Sonunda 92 yaşındaki Soros “Ölmedim” diye açıklama yapmak zorunda kaldı. Bu, ilk değil. 2013’te de Reuters, yanlışlıkla ölmüş gibi bir makale yayınlamıştı.
SAHTE HABER FABRİKASI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Macaristan Başbakanı Orban, eski ABD Başkanı Trump, Rusya Devlet Başkanı Putin ile Polonya ve İngiltere’de birçok lider tarafından Soros kitlesel halk hareketlerinin ardında olmakla suçlanmıştı. Kişisel servetini kitlesel eylemlere ve liberal gruplara bağışta kullandığı için hedef haline gelmiş bir iş adamı. Türkiye’nin yüzyılın seçimini yaptığı bir gecede ölüm haberinin çıkması enteresan bir tesadüf. Haberi çıkaranların niyetini okuyamasak da bir şeye hizmet ettikleri kesin: Sahte haberin dolaşım hızı. İşte sosyal medya böyle bir yer. Bizler de sürekli orada çıkan sahte haberler yüzünden teyit için ekstra zaman harcıyoruz. Ana akım medya, kendi itibar kontrol sistemlerini kullanan ve hesap sorulabilir bir mekanizma. Nasılsa kontrolsüz bir alan diye sosyal medyada ise sürekli hakikat tahrifi yaşanıyor...
MUSK’IN ALGORİTMA DİKTATÖRLÜĞÜ
Özellikle Twitter’da son dönemde ortaya çıkan ifşa serileri ile her birimiz birer algoritma mağduruna dönüştük. Takip etmediğimiz, ilgi alanımız olmayan konularda bile paylaşımlar önümüze düşürüldü. “Para ödemezsen ilgi alanlarına göre paylaşımları göstermem” diyen yeni Twitter, para aldığı halde ilgisiz paylaşımları akışa düşürmeye devam etti. Bir Hollywood ünlüsünün dandik magazin haberinin altında bile teyit mekanizmasını çalıştıran, “Bu bilgi doğru değil” yazabilen Twitter, ifşa serilerinde bu mekanizmayı devredışı bıraktı. Ya da Türkiye’de teyit için anlaştığı ‘bağımsız’ kurumların gazabına uğradı… Elon Musk’ın Twitter’ı aldıktan sonra kurduğu bu algoritma diktatörlüğü, onu Soros ile aynı eksende buluşturuyor. Paranın sahipleri, dünyanın da sahipliğine soyunuyor.
‘Zayıflama iğnesini bırakınca kilolar geri geliyor’
Zayıflama iğnelerinden bahsettiğim yazımı gören bir arkadaşımla konuştuk. Los Angeles’ta yaşıyor ve o da bu iğneleri kullanıyor. İlk kez bir zayıflama tekniğinin işe yaradığını anlattı. “Kilo sorunu, spor ve diyet endüstrisinin pazarladığı gibi bir konu değil. Hormonal, psikolojik durumlarla da ilgili. Bu mekanizmalar birçok insanda doğru çalışmıyor. Spor salonları, doktorlar, yiyecekler, kıyafetler, her şey kilo sektörüne kanalize oldu. Çok büyük bir pazar kuruldu. Onun için bu iğneler şu an çoğunun işine gelmiyor. Ayda 500 dolar ödüyorum ve tokluk hissi sağlıyor” dedi. Yan etkilerini sordum, ‘katlanılır ölçüde’ olduğunu söyledi. GLP-1 isimli hormonu taklit edip beyne tokluk sinyali veren bu iğneler, az yemeyi sağlıyor. Ama bırakınca kiloları geri alma riski çok yüksek. Yani henüz bir aşı gibi bedene tokluk hissini öğretici işlevi yok. Kullananlar, kilolar nedeniyle yaşadıkları kalp, şeker, bunalım gibi sağlık sorunlarından kurtulmayı kazanım olarak görüyor.