İşte ABD’deki bir işletme zinciri bunu merak ediyor. O nedenle de bir hareket başlattılar. Basit bir nezaket hareketi. TikTok’ta paylaştıkları videolar sayesinde şu an tüm dünya bu hareketten haberdar. Her videoları 20 milyondan fazla izleniyor. Formülleri çok basit.
Araçla ilerlerken yoldan geçen ‘sıradan’ insanlara ‘laf atıyorlar’. “Kirpiklerine bayıldım, harika”, “Tacını mı düşürdün, krala benziyorsun da”, “Çok tatlı gülüyorsun”, “Tarzın şahane”, “Çok güzelsin, umarım günün harika geçer”, “Oyuncu musun, Hollywood yıldızı gibisin”, “Seni seviyoruz” diye sesleniyorlar. İnsanların ifadesi değişiyor, gözleri parıldıyor, “Günümü anlamlandırdın”, “Buna ihtiyacım vardı” diye karşılık veriyorlar, bazısının gözleri doluyor. Toplumu her geçen gün daha çok ele geçiren iltifat cimriliğine kafa tutuyorlar. Güzel bir söz hediye etmeyi ‘zayıflık’ sayan zavallı ruhlara çare olmayı umuyorlar.
BİR TUHAFLIK VAR
Bu harekette dikkatimi çeken tek tuhaf nokta, laf atanların ‘kadınlar’ olması. Çünkü bir erkeğin aynı sözlerle laf atması özellikle de bugün çok kolay ‘taciz’ olarak algılanabilir ve başı derde sokabilir… Önceki gün bir erkek arkadaşım bu konudan yakındı. “Birine ‘Bugün saçların ne güzel olmuş’ demeye bile korkuyorum. Herkes yanlış anlamaya müsait. Kimseye iyi bir şey diyemiyorum. Her şeyin altında bir niyet aranıyor” diyor. Çok haklı. Niyet aramayı bıraktığımızda mı özgürleşir, iyi hissederiz acaba? Hatta Kant’ın dediği gibi ‘niyete değil sadece iyi niyete’ değer verdiğimizde mi…
MATRIX VARLIĞINI ROLLING STONES’A BORÇLU
İlki 1999’da vizyona giren Matrix üçlemesi, sinema dünyasında bir dönüm noktası olmuştu. Arkadan yağmur gibi yağan kodlar, görsel efektler, beyin yakan gerçeklik sorgulamaları, mavi ve kırmızı haplar, siyahlar içindeki karakterleri ile yeni bir sayfa açtı. Tarihe geçen ‘mermi durdurma’ sahnesini ise rock efsanesi Rolling Stones grubuna borçlu. Bu sahnedeki teknik ilk kez 1995’te grubun ‘Like a Rolling Stone’ klibinde kullanılmıştı.
Paris merkezli efekt şirketi Buf ve klip yönetmeni Michel Gondry’nin yarattığı bir teknikti. Buf, bu tekniği Matrix filmlerinde çatışma sahnelerine uyarladı. Teknik sanıldığı gibi yavaş çekimle elde edilmiyor. Birçok kameranın farklı açılardan onlarca sabit fotoğraf çekmesi ve bu kareleri donmuş bir dünyada hareket eden görüntü şeklinde düzenlemesinden oluşuyor. İşte bu sahne dahil tüm özellikleri ile Matrix, Hollywood için bir yenilik fabrikasıydı. Onu özel kılan bu oldu. Hatta bugün, gerçek hayatın sanal bir uzantısı olarak inşa edilen ‘metaverse’ evreninin köklerini de Matrix’te görebiliyoruz...
Yas tutmayı öğreten kadına veda...
Amerikan edebiyatının yetiştirdiği en özel yazarlardan Joan Didion bu hafta 87 yaşında hayatını kaybetti. Canı sıkıldığı için hayıflanınca annesinin “Otur düşüncelerini yaz” demesiyle ilk hikayesini 5 yaşında yazmaya başladığını anlatmıştı…
Onu Joan Didion yapan eseri ise ‘O Yılın Büyüsü’ olmuştu. Yazar, eşini aniden kaybedince yazdığı bu kitapta yas tutmaya dair verdiği iç görülerle milyonlarca insanın acısını hafifletmeye yardımcı oldu. İnsanlığın ortak duygu hazinesini şu sözleriyle zenginleştirdi: “Bir kişi eksilmiştir ve dünya sizin için artık boştur.” “Kaybettiklerimiz için yas tuttuğumuzda iyi ya da kötü kendimiz için de yas tutarız. Eskiden olduğumuz ve artık olmadığımız kişinin yasını tutarız. Günün birinde hiç var olmayacağımız için yas tutarız.”