Fiziksel olarak dokunamayacağınız, giyemeyeceğiniz bir şeye para vermek, resmen havaya para saçmak yeni zenginlik sembolü oldu. Birkaç yıl öncesine kadar çocuklara ‘oyun içi satın aldıkları’ sanal eşyalar için kızan yetişkinler, bugün aynısını kendileri yapıyor. Metaverse, yani sanal gerçeklik dünyasındaki hava atma yarışı her geçen gün büyüyor. Gucci, Balenciaga, Fendi, Ralph Lauren gibi lüks moda markalarının sanal mağazalarındaki sanal ürünler yok satıyor. Dijital giyim kültürü doğuyor. Metaverse ortamında şu an avatarları aracılığı ile varlık gösteren 179.6 milyon oyuncu var. Bu oyuncular, avatarlarını ‘kişiselleştirmek’ için hiçbir masraftan kaçınmıyor.
Leah Ashe, avatarı için aldığı her sanal kıyafetin gerçeğini de alıyor.
HAYALİNİ YAŞATIYOR
Artık ‘artırılmış gerçeklik modası fenomenleri’ bile var. Leah Ashe (28), “Avatarım için lüks kıyafet ve aksesuarlar almak beni mutlu ediyor. Avatarım, benim bir uzantım” diyor. Leah, metaverse ortamı sağlayan Roblox oyununda avatarı için Gucci çantalar, Rolls Royce otomobil, pembe bir malikane almış. Üstelik bu ürünler gerçek değil ama buna ödediği para gerçek.
ABD’li balerin Zlystra, “Avatarım için para harcıyorum, çünkü nasıl görünmek istediğimi kontrol edebiliyorum” diyor.
Örneğin bir çantaya 25 dolar ödemiş. Roblox parası karşılığı 2 bin robux ediyor. Peki ama neden? Leah, “Ben çok fakirdim, avatarımı süsledikçe hayalimdeki hayatı yaşadığımı hissediyorum” diyor. İki ay önce ABD’de yapılmış bir araştırmaya göre yetişkinlerin yüzde 74’ü hayatını sanal dünyadan kazanmayı düşünüyor.
DressX uygulaması, oyun için kıyafet alışverişi için yardımcı oluyor.
SANAL DEĞER YARATMAK
Bu dünya, kendi ekonomisini yarattı bile. Çünkü alınanlar fiziksel hayata göre daha kolay görünür hale gelebildiği için cezbediyor. Bu çılgın ilginin tek nedeni bu değil; metaverse’te beden ayrımı yok. Herkes avatarı aracılığıyla hayal ettiği bedende görünebiliyor, istediği elbiseye sahip olabiliyor. Üstelik şimdilik lüks markaların sanal tasarımları gerçeğine göre daha ucuz. Şu an yaşanan kendi statünü yaratıp bu ortamda yer kapma yarışı. Yani artık insanların ‘değeri’, hem fiziksel hem de sanal varlıklarıyla ölçülür hale geliyor…
FOMO DEVRİ BİTTİ, YAŞASIN ROMO!
Pandemiden önce dünyayı ‘her şeyden haberdar’ olma akımı esir almıştı. Hepimiz her gelişmeyi bilmek, her yerde bulunmak istiyorduk. Telefondaki bildirimlere yetişememek bir soruna dönüşmüştü. Hatta adına FOMO (fearing of missing out), yani ‘geri kalma korkusu’ deniyordu. İşte o FOMO’nun yerini ROMO (relief of missing out) aldı. Yani, geri kaldığı için rahatlama durumu.
GERİ KALMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ
Çünkü bilgi kirliliği hayat kalitemizi etkiliyor. Ayrıca her şeye yetişemeyeceğimizi, konserlerden, seyahatlerden, hayatımızın aşkından bile mahrum kalabileceğimizi ve yine de hiçbir şey kaçırmamış sayılacağımızı öğrendik. Hazır, toplu yokoluş riski travmasını geride bırakırken yaşam sevincimizi korumak istiyoruz. Boş bilgilerin, kendimize hizmet etmeyen arzuların peşinde koşamayacak, ‘geri kalmayı’ göze alacak kadar hayat doluyuz artık!