Aileleri sarıp sarmalayarak yetiştirdiği için ‘kar taneleri’ olarak da anılan yeni nesil, kırılgan bir kuşak. Ama bu kırılganlıkları dünyayı topluca esnemeye zorluyor. 1997-2012 arasında doğan ve şu an dünya nüfusunun çeyreğine denk gelen Z kuşağının iş dünyasına katılmasıyla ezberler bir bir bozuluyor. Pandemide dünyanın mecburen deneyimlediği uzaktan çalışma sisteminin de etkisiyle çalışma kültüründe köklü değişiklikler devam ediyor. Toplu istifa şoku yaşayan işverenler ellerindeki çalışanları kaybetmemek için sıradışı teklifler ve imkanlar sunmaya başladı. Tabii bu bahsettiğim durumlar, yerkürenin daha çok batı yönünde gerçekleşiyor.
TERAPİ SEANSI, KULÜP ÜYELİĞİ
Örneğin Lego, artık ofise renkli saçla, piercing ve dövmelerle gelmeye izin veriyor. Sağlıklı gıda dağıtım şirketi Kencko, çalışanları için altı seans terapist hizmeti sağlıyor. Üstelik çalışanın aile üyeleri de bundan faydalanabiliyor. ABD’li otel grubu Sage Hospitality de haftada dört gün çalışma sistemi uyguluyor.
Aşçılar, oda servisi elemanları ve resepsiyonistler için geçerli. Çünkü şirket pandemide en çok bu pozisyonları doldurmakta zorlanmış. Ayrıca bu çalışanların işe köpeklerini getirmeleri de serbest. Çalışanın müsait olmadığı anlarda da köpeğiyle ilgilenme garantisi veriliyor. Eczacılık şirketi GoodRX, çalışanlarından ikamet bilgisi istemiyor, istedikleri yerden çalışma hakkı tanıyor. İletişim ajansı Le CollectiveM, lüks yazlık bölge Hamptons’ta bir evde konaklama imkanı sunuyor, ayrıca Soho Club’dan da özel üyelik veriyor.
ÖNCELİKLERİ KARİYER DEĞİL PARA
Peki bu tür olanaklar Z kuşağı çalışanları tatmin etmeye yetiyor mu? Görünüşe göre hayır. Career Builder’ın araştırmasına göre yeni nesil için öncelik iyi bir gelir. Yüzde 40’ı iki yıl içinde ücreti istediği seviyeye gelmezse işi bırakmaya hazır olduğunu, yüzde 30’dan fazlası da ücretten memnun olmazsa yeni iş bulmadan da ayrılabileceğini söylüyor. 2011’de yapılan araştırmada milenyum kuşağı için öncelik kariyerde ilerleme çıkmıştı. Ayrıca Z kuşağının yüzde 53’ü uzaktan çalışmak istiyor. Çocukların büyütülme tarzı, küreselleşme, internet ve dijital iletişim kültürü, yepyeni iş modelleri ve kriterleri doğmasına yol açıyor. Başarı, bu dönüşümü iyi okuyup yönetenlerin becerisiyle ölçülecek.
Usanan işverenler de var. ABD’de bir mağaza geçen nisanda vitrinine astığı iş ilanına “1997-2012 doğumlular kabul edilmeyecek. Erkek arkadaşlarının yanlarında duramayacağını söylediğim için iki kasiyer işi bıraktı. Bu nesil çalışmaktan anlamıyor” yazmıştı.
KAHVE SIRASINDA, SOYUNMA KABİNİNDE CİNSİYET KAVGALARI
Twitter’da bir kullanıcı, Starbucks’ta yaşanan şu olayı paylaştı: “Nonbinary çocuğun bardağına ‘Ahmet Bey’ diye seslendiler diye ‘Cinsiyet atadınız’ kavgası çıktı.” Nonbinary, kendini kadın ya da erkek olarak tanımlamayanlar için kullanılıyor.
Benim de başıma geçenlerde soyunma kabininde benzer bir olay geldi. Bir erkek, kadın kabinini kullanmak istedi. Görevli izin vermedi, erkek katına çıkmasını söyledi. Beyefendi, kadın kıyafeti denemek için ısrar edince diğer müşteriler de tepki gösterdi. Beyefendi de kızıp gitti. Bu cinsiyet kavgaları birdenbire nasıl oldu da günlük hayatımızın ortasına düştü? Hayır arkadaşlar. Kadın soyunma kabinlerini kullanamazsınız.
Arkadaşım Paris’te Zara’da erkek arkadaşına bakmak isteyince bile erkek kabinine kesinlikle yaklaşamayacağı söylenmiş. Doğrusu da bu çünkü. Bundan sonra yazılarımda da iş insanı dememeye karar verdim. İş kadını, iş adamı tanımları var. Her şey böyle başladı, içten içe bizi eşitlik diye keklediler gibi geliyor.