En önemli üniversite ve fakülte sıralamalarını yapan QS World University Ranking adlı araştırma şirketi, dünyanın en iyi 300 hukuk fakültesini sıraladı. QS World University Ranking, dünyanın en iyi hukuk fakülteleri listesini oluştururken birçok farklı kriteri baz alıyor ve bu kriterlere yönelik puanlama sistemi oluşturuyor.
Kriterler arasında inovasyon, araştırma, öğretim üyesi ve öğrenci sayısı, sosyal sorumluluk, özel kriterler, dünya çapında tanınırlık, üniversitenin yaşı, öğretim üyelerinin yetkinliği gibi birçok alan yer alıyor.
Listede, ABD ve İngiltere merkezli üniversitelerin çokluğu göze çarpıyor. Listenin başını ABD üniversiteleri çekiyor. 200 fakülte arasından 52’si ABD üniversitelerinden. ABD, bu kadarla kalmayıp en iyi 10 fakültenin 6’sına da sahip. Avrupa kıtasında ise listede yer alan hukuk fakültesi sayısı 138. Avrupa ülkeleri arasında başı İngiltere çekiyor.
Listede İngiltere’den tam 38 hukuk fakültesi var. Çin, 12 hukuk fakültesi ile Asya’da ilk sırada bulunuyor. Japonya, Güney Kore, Malezya ve Tayvan listede toplam 10 hukuk fakültesi ile Çin’i takip ediyor. Avustralya, 23 üniversite ile dikkat çeken ülkelerin başında geliyor. Güney Afrika’dan 5, İsrail’den 2 hukuk fakültesi listede yer alıyor. Maalesef Türkiye’den hiçbir hukuk fakültesi listede yok!
***
Türkiye’de hukuk eğitimine akıl almaz bir talep var. Fakülte sayısı 102 olmasına rağmen hâlâ yenileri kuruluyor. Ülke genelinde 100 bine yakın hukuk öğrencisi olmasına rağmen her yıl binlerce genç, hukuk okuyabilmek için birbiriyle yarışıyor. Hukuk, ‘garanti’ meslek olarak görülüyor. Türkiye’de şu an 102 hukuk fakültesi bulunuyor.
Vakıflardaki hukuk fakültesi sayısı, devlet üniversitelerinden fazla. Devlette 44, vakıflarda 48 hukuk fakültesi var. KKTC’de ise 10 hukuk fakültesi bulunuyor. Kontrolsüz şekilde açılan ve sayısı her geçen gün artan hukuk fakültelerinin pek çoğunun eğitim-öğretim kalitesi ne yazık ki istenilen seviyede değil, öğretim üyesi sayısı da ne yazık ki arzulanan düzeyde değil.
Yükseköğretim programındaki eğitimin kalite ölçütlerinden biri de akademik kadrosunun güçlü olmasıdır. Akademik kadro ne kadar güçlü ve ne kadar yetkin olursa, alınan eğitim de o derece kaliteli olur. En çok eleştirilen, öğretim üyesi kalmadı, bütün profesörlerini kaybetti denilen devlet üniversiteleri; örneğin İstanbul Üniversitesi, tam 40 profesörle listenin en başında yer alıyor.
Onu 31 profesörle Ankara, sonra 24 profesörle Marmara izliyor. ‘En iyi biziz!’ diyen bazı vakıf üniversiteleri, 2-3 profesörle işi yürütmeye çalışıyor!