2009 yılında, Mardin Bilge Köyü’nde, Türkiye’yi sarsan, görülmemiş bir katliam yaşandı, çok sayıda çocuk anasız babasız kaldı. Düğün evine düzenlenen silahlı saldırıda 6’sı çocuk, 17’si kadın toplam 44 kişi yaşamını yitirdi. Remziye Çelebi, anne babasız kalan çocuklardan biri. Remziye, o kâbusu yaşarken henüz 8 yaşındaydı. Ailesinden, akrabalarından, köyünden 44 kişi katledildi. Remziye’ye Darüşşafaka Cemiyeti sahip çıktı.
Remziye hayata sarılarak inanılmaz bir başarı hikâyesi yazdı. Darüşşafaka etkinliğinde konuşma yapan 17 yaşındaki Remziye’nin anlattıkları gerçek anlamda bir hayat dersi gibi. O büyük trajedinin ardından, 8 yaşındayken Mardin’den İstanbul’a gelerek Darüşşafaka’da okumaya başlayan Remziye, üniversite sınavında ilk 15 bine girerek Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde burslu okumaya hak kazandı.
Remziye, törende yaptığı ders niteliğindeki konuşmada şunları söyledi: Gerçekleştirmek istediğiniz bir hedefiniz var mı? Mutlaka vardır, çünkü herkesin dünyaya bir geliş amacı var. Kimi çok para kazanmak ister, kimi huzur ister, kimi mutluluk. Benim de gerçekleştirmek istediğim hedeflerim vardı. Hayat herkese eşit davranmaz. Her istediğimiz zamanında gerçekleşmeyebilir, ama önümüze çıkan olanakları fırsata çevirmek bizim elimizde.
Benim hikayem 8 yaşında başladı. 8 yaşında kopmayı, koparılmayı öğrendim. 8 yaşında talihsiz bir mayıs gecesinde anne ve babamı kaybettim. Darüşşafaka ile o zaman tanıştım. Okumak için Mardin’den İstanbul’a yola çıktığımda inanılmaz heyecanlıydım. Okumak için diyorum, ama heyecan bunun için değildi, İstanbul içindi, çünkü İstanbul demek deniz demekti. Daha önce hiç deniz görmemiştim!
Bu şehirde bambaşka insanlarla karşılaştım. Kendime ilk sözümü yine İstanbul’da verdim. Ben hayatıma bu şehirde devam edecektim. Darüşşafaka beni alıp getirdiğinde, içi bomboş bir küre gibiydim. Ne konuşulan dili anlayabiliyor, ne iletişim kurabiliyor, ne ortama uyum sağlayabiliyor, ne de kendimi yeterli buluyordum. Vasat bir haldeydim. Arkadaşlarım beden eğitimi ve müzik dersine giderken, ben Türkçe konuşma dersleri alıyordum.
Zaman geçti, büyüdüm ama aklımda hâlâ soru işareti vardı. Birçok defa pes etmiş ve her seferinde tek bir neden beni ayakta tutmuştu: Uğruna canımı verebileceğim ailem. Ödülleri, tüm başarıları onlar sayesinde, onlar için aldım. Birçok kere pes ettiğimde onlar için devam ettim. Siz de kendinize bir neden bulun. Bu işinize çok yarayacak. Liseyi bile bitirmek hayalken, üniversitedeyim şimdi. Sabırla hiçbir şeyin imkansız olmadığını gördüm.