Prof. Muzaffer Sherif (Muzaffer Şerif Başoğlu), Türk-Amerikalı sosyal psikologdur. Sosyal psikolojinin kurucuları arasında yer alır. Harvard, Yale, Princeton, Oklahoma, Pensilvanya ve Columbia üniversitelerinde görev aldı. Araştırmalarının çoğunu eşi Carolyn Wood Sherif ile birlikte yaptı. Sosyal psikoloji çalışmalarında ego psikolojisi üzerine ağırlıklı olarak durdu. Bireyler ve gruplar arasındaki ilişkiyi ele aldı. “Hırsızlar Mağarası Deneyi” ve “Otokinetik” deneyleri başta olmak üzere sosyal psikolojiye adını altın harflerle yazdırdı, hocaların hocası oldu!
Prof. Sherif, bir müddet sonra Türkiye’den gelen tüm röportaj isteklerini, yazma taleplerini sürekli geri çevirdi. Türk pasaportunun süresi dolunca yenilemedi. Eşi Carolyn, ABD’li olduğu halde ABD vatandaşı olmayı da kabul etmedi. Hayatı boyunca küs kaldığı Türk vatandaşlığından da ayrılmadı. Ancak Türkiye’ye bir daha adım atmadı. ABD’de de rahat etmedi, cadı avına maruz kaldı. FBI, hakkında soruşturma hazırladı.
İzmir Amerikan Koleji’nin ardından İstanbul Üniversitesi’nde felsefe okudu ve uluslararası bir yarışmadan kazandığı bursla ABD’ye, Harvard Üniversitesi’ne gitti. Türkiye’ye kısa bir dönüşü oldu ama 1933’te yeniden ABD’ye doktora yapmaya gitti, 1936’ya kadar orada kaldı.
1936’da Türkiye’ye döndükten sonra kendini hareketli bir siyasi ortamın içerisinde buldu. O dönemde Türkiye, Alman cephesine yakınlaşmış ve Nazizm etkisiyle faşist, ırkçı söylemler artmıştı. Sherif, Nazi karşıtı yazılar kaleme aldı. Doktorasını Columbia Üniversitesi’nde tamamladı.
Ankara Üniversitesi Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde görevliyken, “komünizm propagandası ve milli menfaatlere düşmanlık” iddiasıyla gözaltına alındı. Bu dönemde çeşitli gazetelerde ve dergilerde ırk ve ırkçılık üzerine yazılar yazdı. 1943’te kaleme aldığı “Irk Psikolojisi” adlı eserinde üstün ırk ütopyalarını ve Turancılık düşüncesini eleştirdi. Gizli TKP ile ilişkisi ve Turancılık karşıtı yazıları yüzünden tepkileri üzerine çekti.
Yargılandığı sıkı yönetim mahkemesinde 27 yıl hapis cezasına çarptırıldı. ABD Dışişleri Bakanlığı, Sherif’in serbest bırakılması için Türkiye nezdinde girişimlerde bulundu. Hükümet, gelen tepkiler sebebiyle Sherif’i 40 günlük tutukluluk sonrası, yurt dışına çıkma koşuluyla serbest bıraktı. Sherif, önce Princeton Üniversitesi’ne daha sonra da Yale Üniversitesi’ne geçiş yaptı.
Çok partili sisteme geçildikten kısa bir süre sonra özlediği Ankara Üniversitesi’ndeki işine geri dönmek için başvuruda bulundu. Fakat devlet Sherif’i sakıncalı buldu. O dönem devlet memuru sayılan üniversite hocalarının, “devlet memurlarının yabancılarla evliliğinin yasak olduğu” şeklindeki yasal düzenlemeye tabi olduğu gerekçesi ile eşi Carolyn ile evliliği bahane edilerek başvurusu reddedildi. Bu tarihten itibaren akademik çalışmalarında “Muzafer Sherif” imzasını kullanmayı tercih etti. Çok sevdiği ülkesine tamamen küstü ve ipler tamamen koptu. Hayatının sonuna kadar bir daha Türkçe yazmadı. Üç çocuğu oldu ama çocuklarına Türk isimleri vermedi. 1980’de görev yaptığı Pensilvanya Üniversitesi’nden emekli oldu.
Son zamanlarında mental sağlığı ile ilgili problemler yaşadı. Manik depresyon teşhisi kondu ve intihara teşebbüs etti. Mental sağlığı, karısının 1982’de ölümünden sonra daha da kötüleşti. Geçirdiği kalp krizi sonucu 1988’de Alaska’da 82 yaşında hayatını kaybetti.
Türkiye’de 143 üniversitede psikoloji bölümü bulunuyor. Bu fakültelerde okuyan kaç öğrenci acaba Prof. Sherif’i tanıyor? Prof. Sherif’in adı yaşatılıp, psikoloji fakültelerine verilmedi. Adına ödüller verilmedi ve ailesiyle barışılmadı!