Sadık Gültekin’le Doğru TercihBunu yapan bir insan olamaz!

HABERİ PAYLAŞ

Bunu yapan bir insan olamaz!

2005 yılında Amerika’yı büyük yıkıma uğratan Katrina Kasırgası sona erdiğinde, etrafta felaketten nemalanmak isteyen yağmacılar türer. Evleri yağmalayan sabıkalı mezar soyguncusu Dave Dominic, yıkıntılar arasında eski fakat işe yarar bir “abajur” bulur. Abajur, daha sonra koleksiyoncu Skip Henderson’un eline geçer. Henderson, abajuru Dominici’den satın alır.

Henderson, bu abajuru bir dostuna hediye eder. Arkadaşının armağanını oturma odasına koyan gazeteci Mark Jackopson, çok geçmeden tuhaf bir hisse kapılır. İlk bakışta sıradan, eski bir abajur gibi görünse de ortada farklı bir durum olduğunu anlar. Jackopson, “Yaklaşık yarım kilo ağırlığındaydı. Ancak onunla daha fazla zaman geçirdikçe, abajurun zihninizde yarattığı ağırlık artmaya başlıyor. Gerçekten tuhaf görünüyordu” diyor. Jackopson, daha sonra abajuru inceletmeye karar verir. Antikacılar, abajurun iskeletinin en az 70-80 yıllık olduğunu söyler. Jacobson, lambanın çevresinden küçük bir parçayı DNA testi için Washington DC’deki Bode Technology’ye gönderir. Sonuç, lambanın etrafındaki yüzeyin yüzde 100 insan derisi olduğu yönünde çıkar. Jacobson, “Test yaptırdım ve gerçek insan derisi olduğu ortaya çıktı, şok oldum!

Haberin Devamı

Nazilerin insan derisinden yaptığı lamba hikayelerini çok duymuştuk ama bunun gerçeğiyle karşılaşmak çok garip bir duyguydu. DNA testi ile olanları tam olarak açıklayamazsınız; nasıl bir insana ait oluduğunu ya da toplama kampından olup olmadığını ama bir insana ait olduğunu kesin biliyoruz. Birisinin derisinden yapılmış bir ev eşyasına sahip olmak korkunç bir duygu” diyor. Nazi döneminde yapılan bu abajurun etrafını saran yarı saydam kumaş benzeri doku, aslında bir insan derisiydi! Abajurun etrafındaki tül görünümlü dokuya daha yakından bakıldığında, üzerindeki tuhaf gözenekler, çizgiler görülebiliyordu.

İnsan derisinden abajura dair ilk haber 16 Nisan 1945’te “United Press International” muhabiri Ann Stringer tarafından yayınlandı. Bu tarih, Nazi Almanyası’nın çöküşü ve Weimar yakınındaki Buchenwald Toplama Kampı’nın özgürleşmesi tarihine denk geliyordu. Kamp, Amerikalılar tarafından ele geçirilince, tutsaklar tezgah kurup kampta yapılan eşyaları sergiledi. Bunların arasında dövmeli insan derisi parçaları, insana ait pelvis bölgesinden yapılmış küllük ve insan derisinden bir abajur da bulunuyordu.

Haberin Devamı

Muhabir, haberde “60 santimetre çaplı, 15 santimetre yüksekliğinde ve insan derisine ait beş panelle çevrili bir abajur. Üzerindeki gözenekleri ve insan derisine has çizgileri görebiliyorum” diyordu… Buchenwald Toplama Kampı, II. Dünya Savaşı sırasında Nazilerin yaptığı en büyük toplama kamplarından biridir. Bu kampın komutanı Karl Otto Koch’un karısı Ilse Koch, mahkumlara yaptığı sadistçe davranışlar yüzünden “Buchenwald Cadısı” olarak anılır. Ilse Koch, kampta atıyla dolaşıp, rastgele seçtiği mahkumları kırbaçlayan, dövmeli mahkumları öldüren, dövmelerinin bulunduğu deriyi kesip koleksiyonuna katan, bazı dövmeli derilerden çanta, abajur, eldiven gibi eşyalar yapan, mahkumları birbirine tecavüz ettirip izleyen insanlık tarihinin bugüne kadar gördüğü en sadist kadınlardan biridir. Ilse Koch savaşın ardından tutuklandı. 1947’de alınan kararla, cinayet ve ciddi fiziksel istismara teşvik suçundan müebbet hapis cezası aldı. 1 Eylül 1967’de hücresinde kendini asarak intihar etti.

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder