Anne Frank, 1929 yılında Almanya’nın Frankfurt şehrinde dünyaya geldi. Frank, Yahudi kökenli bir Almandı. Almanya’daki Nazi baskısı sebebiyle 1930’lu yıllarda ailesiyle birlikte Hollanda’ya yerleşti. Ancak Nazi zulmü, ailenin peşini burada da bırakmadı. 1940 yılında Naziler Hollanda’yı işgal etti. Frank ve ailesi 1942-44 yılları arasında dış dünyadan büyük oranda izole bir yaşam sürdü. Evlerindeki kütüphanenin arkasındaki gizli bir odadan hiç dışarı çıkmadılar.
Burada saklandıkları yıllar boyunca Frank bir günlük tutmaya başladı. Ancak bir ihbar sonucunda Anne Frank ve ailesi 1944 yılında Naziler tarafından yakalandı. Ailenin üyeleri farklı toplama kamplarına gönderildi. Anne Frank, 1945 yılında henüz 16 yaşındayken yaşamını yitirdi. Frank tarafından yazılan günlük, Nazi zulmünden kurtulan babasının çabalarıyla 1947 yılında “Anne Frank’ın Hatıra Defteri” adıyla yayımlandı.
***
İsveçli yazar Barbro Karlen, 1954'te İsveç’te doğdu. Karlen, baştan oldukça sıradan bir çocuk olarak görülüyordu. Ancak sonradan işler değişmeye başladı. Barbro Karlen, anne ve babasına gerçek anne ve babasının nerede olduğunu sormaya başladı. Karlen, ebeveynlerine daha önce hiç tanımadıkları insanlar hakkında sorular yöneltmeye başladı. Karlen büyüdükçe bu soruları daha sık sormaya başladı.
Kendisinin Anne Frank olduğunu iddia etmaye başladı. Ailesi Karlen’in bu iddialarına pek inanmadı. Hatta çocuklarında psikolojik bir rahatsızlığın olduğundan endişe ettiler. Karlen’i bir psikiyatriste götürdüler. Ancak Karlen’in hiçbir psikolojik sorunu çıkmadı. Psikiyatrist, Karlen’in muhtemelen fazla gelişmiş bir hayal gücüne sahip olduğunu söyledi.
Barbro Karlen, 1960 yılında Anne Frank’ın Hatıra Defteri ile tanıştı! Bu tanışıklık, Karlen için önemli bir dönüm noktası oldu. Frank’ın hatıralarını okuduktan sonra, Karlen için her şey daha anlaşılır hale geldi. Anne Frank, reenkarnasyon geçirmişti ve yeni yaşamını kendi bedeninde sürdürüyordu!
***
Karlen ailesinin Hollanda ziyareti, yaşamlarında önemli değişikliklerin olmasına neden oldu. Karlen ailesi, Amsterdam’da Anne Frank’ın yaşadığı evi bulmakta oldukça zorlandı. Ancak Barbro, son derece karmaşık sokaklardan, labirente benzeyen yollardan geçerek eve ulaşmayı başardı. Oysa Barbro Karlen daha önce Amsterdam’da hiç bulunmamıştı!
Anne Frank, kendi odasının duvarlarını sevdiği insanların fotoğraflarıyla doldurmuştu. Ancak odanın duvarlarında tek bir fotoğraf bile asılı değildi. Anne ve babası müzede çalışan görevliye fotoğrafları sordu. Gerçekten de odanın duvarları yıllar önce Anne Frank tarafından asılan fotoğraflarla doluydu. Ancak fotoğraflar çerçevelenmek üzere geçici olarak kaldırılmıştı! Barbro Karlen, gerçekte Anne Frank olduğu iddiasından hiçbir zaman vazgeçmedi ve 2000 yılında yayımladığı kitabında bu ilginç olayı detaylı bir şekilde anlattı.
Bu iddialar, Anne Frank’ın kuzeni Buddy Elias tarafından okundu. Elias, Karlen ile tanışmak istedi. Tanışma sırasında gerçek kimliğini gizledi. Ancak tanıştıkları ilk andan itibaren aralarında “özel bir bağ” oluştu. Anne Frank’ın kuzeni Buddy Elias, yaşamını kaybettiği güne kadar Barbro Karlen’in Anne Frank olduğuna inandı!