- Üniversitenin esas amacı; öğrencilerine evrensel ölçekte düşünmeyi ve sorgulamayı öğretmektir, meslek kazandırmak bundan sonra gelir. Günümüzde bu anlayış ne yazık ki 'iyi bir kariyer sonucu yüksek refah düzeyine erişme' zihniyetine dönüşmüş durumda. Pek çok üniversitede eğitim, sadece mesleki bilgi-beceri odaklı öğrenime indirgenmiş durumda. Sonuçta genel kültürden, sanattan, insan ilişkilerinden habersiz bireyler çığ gibi çoğalıyor.
- ABD’de doktora almak için iki yabancı dilden geçme şartı var. Biz, birine bile razıyız, onda da sürekli baraj düşürülüyor. Doktora yapmış birinin dil bilmesi gerekiyor. Dil bilmiyorsa nasıl makale yazacak, gelişmeleri nasıl takip edecek, yaptığı buluşu anlatamayınca nasıl yayını kabul edilip, basılacak?
- Boğaziçi Üniversitesi’nin toplam 600 tez üzerinden yaptığı araştırmaya göre, Türkiye’de yüksek lisans tezlerinin yüzde 36.81’i, doktora tezlerinin ise yüzde 26.15’i intihal içeriyor. . YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar: “Üniversitelerimizin tümünün birbirinin benzeri olma yönünde bir eğilim sergilediği görülüyor. ‘Falanca üniversitede bu fakülte var, bizim üniversitede de aynısı olsun, falanca üniversitede şu enstitü var, bizde de aynısı olsun’ tarzı beklentiler, aslında üniversiteleri birbirine benzetiyor. Rekabetin sağlanabilmesi için her üniversitemiz kendisini diğer üniversiteden ayıracak özellikler üzerinde çalışmalı.”
- YÖK, Vakıf Yükseköğretim Kurumları-2021 raporuna göre, vakıf üniversiteleri toplam reklam ve tanıtım harcamalarına oldukça büyük paylar ayırıyor. Bazı üniversiteler öz kaynaklı Ar-Ge projelerine oldukça düşük miktarlarda pay ayırırken reklam ve tanıtıma milyonlarca lira akıttı. Ayrıca kütüphane harcamaları 100 milyon 619 bin olurken, reklam harcamaları ise 124 milyon 590 bini aştı. Anlaşılan bazı vakıf üniversiteleri mevcut öğrencilerden aldıkları parayı, gelmesi muhtemel olan yani potansiyel öğrencilere harcıyor.
- Ekonomik krize giren bazı özel okul sahipleri, çareyi binalarını öğrencileriyle birlikte satmakta buluyor. Son bir yıl içinde yaklaşık bin özel okul kapandı, 27 bin öğretmen ve personel işini kaybetti.
- Günümüzde ellerindeki telefonla sürekli oyun oynayan çocuklar, sanal ile gerçekliği ayırt etmekte güçlük çekiyor. Oyunda her istediğine ulaşan çocuk, gerçek hayatta da her istediğine hızlıca ulaşmak istiyor. Gerçek hayatla karşılaştığında ise hemen demoralize oluyor, öfkeleniyor ve sabırsız davranışlarda bulunuyor.
- Üniversitelerde yüksek lisans yapanların sayısı 2017’den beri azalıyor. 2017’de 480 bin kişi yüksek lisans yaparken 2020’de bu sayı 297 bine geriledi. Bu sayılar, acaba akademinin durumunu mu özetliyor?
- Türkiye’de ‘ne eğitimde ne de istihdamda’ olan gençlerin oranı yüzde 32, yani her 3 gencimizden biri ‘ev genci’. Türkiye, bu oranın en yüksek olduğu ülkeler arasında Kolombiya’dan sonra ikinci sırada yer alıyor. OECD ortalaması ise yüzde 15.
- OECD genelinde vatandaşların yüzde 68’i eğitim hizmetlerinden tatmin olduğunu söylerken, Türkiye 36 ülke içinde yüzde 27 memnuniyet oranı ile son sırada yer alıyor. Eğitim hizmetinden vatandaşların tatmininde ilk üç ülke yüzde 92 ile Norveç, yüzde 87 ile Finlandiya ve yüzde 86 ile Slovenya olarak sıralanıyor.
04 Nisan 2022, Pazartesi 07:00