1977'de Michigan Üniversitesi’nden Richard Nisbett ve Timothy Wilson, fiziksel olarak çekici insanların, çekici olmayan insanlara göre; zeki, başarılı ve canayakın bir izlenim bırakma olasılıklarının daha fazla olduğunu kanıtlayan bir deney yapıyor. Nisbett ve Timothy, denek olarak üniversite öğrencilerini kullanıyor ve katılımcıları rastgele iki gruba ayırıyor.
Grup üyelerine, anadili Fransızca olan ancak İngilizce'yi aksanlı konusan bir psikoloji eğitmeninin iki farklı videosu izletiliyor. Eğitmen ilk gruba, öğrencilerin zekasına, fikirlerine saygılı, öğretmeye istekli, yeniliklere açık, sıcakkanlı bir profil çizerken; ikinci gruba karşı mesafeli, kibirli, güvensiz ve katı bir intiba bırakıyor.
İlk gruptaki öğrenciler, sıcakkanlı olarak algıladıkları eğitmenin, tüm değerlendirme konularında pozitif olduğunu ve hatta aksanının dahi çok hoş olduğunu söylüyor. Eğitmeni, daha mesafeli bulanlar ise eğitmenin her özelliğine daha düşük not veriyor. Her iki grup da ne yazık ki düşünce ve değerlendirmelerini bilinçli bir şekilde değil, farkına varmadan bir takım pozitif veya negatif algılara göre şekillendiriyor.
***
Aslında bu hatayı hepimiz her gün yapıyoruz; karşımızdaki insanın sadece dış görünüşüne bakarak onun hakkında pek çok farklı yargıya varıyoruz. Tek bir özellik üzerinden hareket ederek, elimizde başka herhangi bir veri olmamasına rağmen genellemeler yapıyoruz. Psikolojide bu duruma ‘Halo Etkisi’ deniyor. Halo Etkisi, aslında psikolojik bir yanılgı.
Halo, İngilizce’de ‘hale, ışık halkası’ anlamına geliyor. Halo Etkisi, ‘baskın özellik etkisi ve genelleme hatası’ gibi farklı kavramlarla da adlandırılıyor. Halo Etkisi; ilk kez 1920 yılında Amerikalı psikolog Edward Thorndike tarafından ‘özel çıkarıma dayanarak genel izlenim yaratma eğilimi’ olarak tanımlanıyor.
Thorndike, I. Dünya Savaşı sırasında orduda bir araştırma yapıyor. Komutanlardan ‘üstün asker’ olarak gördükleri askerlerin isimlerini istiyor. Komutanların isimlerini verdiği askerlere baktığında, neredeyse tamamının vücutları yapılı ve yakışıklı askerler olduğunu görüyor.
Komutanlar aynı zamanda tüm bu askerlerin cesur, kararlı, iyi nişancı, fedakar olduklarını söylüyor ama gerçeğin bununla pek alakası olmadığı anlaşılıyor. Yani komutanlar her gün birlikte oldukları askerler hakkında bile dış görünüşlerine bakarak yanılabiliyor!
***
Yakın zamanda ABD'de yapılan bir başka deney, bu etkinin sonuçlarını oldukça güzel bir şekilde özetliyor. Önce oldukça iyi giyimli, yakışıklı bir adam sokakta yürürken bir anda yere yığılıyor ve çevresindeki istisnasız herkes yardımcı olmak için onun yanına gidiyor. Aynı yerde, daha sonra yere düşen çirkin, kötü giyimli ve oldukça yoksul olan adama ise bakıp geçmekle yetiniyorlar.
Çünkü yakışıklı, zengin, temiz insandan zarar gelmeyeceğini, tam aksine diğer adamın ise yardım etmeye değmeyeceğini düşünüyorlar. Özetle iyi giyinmek, güzel görünmek, bakımlı olmak gibi durumlar farkında olmasak da gündelik yaşamda bize olumlu anlamda yardımcı oluyor!