Almanya dışında yaşayan tüm Musevi asıllı Almanlar, 1941’de Alman vatandaşlığından çıkarılır. Böylece sığınmacı bilim insanları “vatansız” duruma düşer. Sığınmacıların bir kısmı, Türk vatandaşlığına geçer. O dönemde Almanya’dan ülkemize sığınmak için gelen hocaların katkısı ile İstanbul Üniversitesi dünyanın önde gelen üniversitelerinden biri haline gelir.
Dahiliye doktoru olan Ord. Prof. Erich Frank, çok sevilen ve saygı duyulan bir hoca olmasına rağmen onun varlığından rahatsız olan bir hayli kıskananı vardır. Frank’ın her üç yılda bir yenilenen sözleşmesini engellemeye çalışırlar.
Buna üzülen Prof. Dr. Erich Frank, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye şu telgrafı çeker: “Sayın Büyüğüm. Bizleri ve beni bilhassa siz Türkiye’ye davet ettiniz. Bu sebeple gitme kararımı da vermek zatıalinize düşer. Lütfen bana bildirin. Gideyim mi kalayım mı?”
Ord. Prof. Dr. Erich Frank
İsmet İnönü, İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Ord. Prof. Dr. Kemal Atay’ı, Ankara’ya çağırır ve sözleşmenin uzatılmasını emreder. Karşıt güçler bu kez de Frank’ın yanında yetişen genç uzmanların doçent olmalarına mani olur. Frank bu duruma çok üzülür ve bir gün Dr. Memduh Tayanç’a “Bilgin olmayanların seviyesine inersek, yükseldiğimiz yere layık olmuş insanlar sayılmayız” der. Dr. Frank kindar bir insan değildir, her şeyi ve herkesi affeden biridir.
Ölümünden birkaç ay önce Prof. Dr. Nebil Bilhan’la yaptığı bir sohbette “Artık kimseye kırgınlığım kalmadı” der. Sakin ve içine kapanık bir insan olan Frank, dünya çapında bir hekimdi. Türkiye’yi çok sevmişti. Yaşamının son 20 yılında Türkiye dışına hiç çıkmadı. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Alman Tıp Akademisi üyeliğine seçilmesi, altın liyakat madalyası ile onurlandırılması ve Almanya’da göreve çağrılması bile onu bu ülkeden ayıramadı. Frank, bu konudaki duygularını şöyle ifade eder:
“Yurdumdan atılmış olmanın acı şaşkınlığına uğradığım günlerde bütün dünya kapılarını kapattığında sadece Türkiye kollarını açarak beni bağrına bastı. Burası artık benim vatanımdır. Ayrılıp, nimetlerine küfranda bulunamam. Burada kalacak ve bu kutlu topraklara karışacağım.” Dr. Frank, Amerikan üniversitelerinden yapılan teklifleri de geri çevirir. Frank, 23 yıl bu ülkeye gece gündüz hizmet eder.
Frank, Alman vatandaşlığından çıkarıldığı için vatansızdı. Sonradan Türk vatandaşlığına kabul edilmiş olsa da bazı işlemler henüz tamamlanmamıştı. Frank, 13 Şubat 1957 tarihinde vefat eder. İstanbul Valisi Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay, Başbakan Menderes ile bir telefon görüşmesi yapar.
Bu görüşme sonrasında Frank’a acilen nüfus kağıdı çıkarılır. Frank, Türk vatandaşı olarak devlet töreniyle, vasiyeti üzerine, Aşiyan Mezarlığı’na gömülür. Mezar taşına öğrencisi Prof. Dr. Orhan Nuri Ulutin’in önerisi ile “Nur içinde yat Erich Frank, 1884-1957 Türk tıbbının minnet ve şükranlarıyla” ifadesi yazılır. Ord. Prof. Dr. Erich Frank’ın cenazesi oldukça görkemli bir devlet töreni ile defnedilir.
Bu büyük hekimin eksikliğini Türk halkı ve İstanbul Üniversitesi her zaman hisseder!