Helen Keller’in bebeklik çağından itibaren görme, duyma ve konuşma engelli olması, onu pek çok kişiden ayıran en önemli özelliğidir. Engellerine rağmen başardıkları, onu efsanevi bir kişilik haline getirir. Beş lisan bilen, bisiklet ve yelkenli ile gezintiye çıkan, yüzen, satranç oynayan Helen Keller, yazdığı kitaplarla kendini engellilere yardımcı olmaya adar...
17 Haziran 1880 tarihinde sağlıklı bir bebek olarak doğan Helen Keller, on dokuz aylık iken geçirdiği bir ateşli hastalık sonucu görme, işitme ve konuşma yetilerini yitirir. Gittikleri uzman bir doktor, Helen’in bir daha asla görme ve duyma yetilerine kavuşamayacağını belirtir.
Helen’in ebeveynleri, daha sonra A. Graham Bell ile temas kurar. A. Graham Bell, telefonun icadından sonra kendisini duyma engelli çocukları eğitmeye adar. Bell, aileye Perkins Enstitüsü ve Massachusetts Duyma Engelliler Evi ile görüşerek bir öğretmen bulabileceklerini belirtir. Böylece efsanevi öğretmen Anne Sullivan ile tanışırlar. Kendisi de çok az görme yeteneğine sahip olan ve aynı kurumda eğitim görmüş olan Anne Sullivan, Helen'e okuma yazmayı ve konuşmayı öğretir.
Helen’in öğrenme serüveni, yaşamının ilk on dokuz ayında zihninde yer eden “su” sözcüğü ile başlar. Öğretmeni Anne Sullivan, Helen'i bir su pompasının yanına götürür ve hemen ardından eline “su” sözcüğünü yazar. Bu ilk sözcüğü takip eden birkaç saat içinde Helen, 30 yeni sözcük daha öğrenmeyi başarır. Gençlik yıllarında tanıştığı arkadaşı Mark Twain, onun hakkında şöyle konuşur:
“Sezar, Büyük İskender, Napolyon, Homeros, Shakespeare ve bütün ölümsüzlerle aynı kulüpte buluşan insan. Bundan bin yıl sonra da en az bugünkü kadar ünlü olmaya devam edecek.” Helen, 1904 yılında üniversiteden mezun olduğunda lisans derecesi alan ilk görme ve duyma engelli kişi unvanını kazandı. Hayatı boyunca pek çok üniversiteden onursal doktora derecesi aldı.
Helen, üniversite eğitimi sırasında hayat hikayesini kaleme aldı. Başlangıçta çok satılmasa da “Hayatımın Öyküsü” adlı bu kitap, sonradan bir klasik halini aldı ve tam 50 dile çevrildi. Helen ve Anne takip eden yılları dünyayı gezip konuşmalar yaparak geçirdi. Hollywood’dan film yapma teklifi gelince hemen kabul ettiler ve Helen'in hayatını anlatan bir film çekildi. Konferanslardan kazandığı hatrı sayılır miktarda para, Amerikan Görme Engelliler Vakfı’na gelir oldu.
Helen Keller, toplanan bağışlarla görme engelli insanların ailelerinin yaşam koşullarını iyileştirmeye büyük katkıda bulundu. Helen, II. Dünya Savaşı’ndan sonra çalışmalarını sadece Amerikalı görme engelliler için değil, tüm dünyadaki görme engelliler için sürdürdü.
1953 yılında Helen Keller’in hayatı hakkında bir belgesel film yapıldı. Belgesel, 1955 yılında “En İyi Uzun Metrajlı Film” dalında Oscar ödülü kazandı. Helen, bu filmden sonra yeniden kitabı “Öğretmen” üzerinde çalışmaya başladı ve 1955’te yayımladı.
1961’de kalp krizi geçiren Helen, sosyal yaşamdan uzaklaştı. Katıldığı son etkinlikte Başkan Kennedy tarafından Beyaz Saray’da ağırlandı. 1964’te ulusun en büyük sivil madalyası olan Özgürlük Madalyası’nı Başkan Johnson’dan aldı.
1 Haziran 1968’de hayatını kaybetti.