Birden kapı açılır ve içeriye önde köpeği Fox ve arkasından Atatürk girer. Dansı bittikten sonra sohbet ederler. Atatürk, “Demek ki ilk olarak sahneye Samsun’da çıktın, ben de işe Samsun’dan başladım. Çok güzel oynuyorsun ama sen Avrupa’ya gitmelisin. Bizim milli danslarımızı tanıtman lazım. Haydi kızım göreyim seni, Türk adını sen de sanatınla dünyaya duyur” der. Elini öpmek isterken buna engel olur ve iki yanağından öper. Atatürk’ün öptüğü yanaklarını günlerce yıkamadığını dile getirir. Yurtdışına gitme görevini ve modern Türk kadınını temsil etme şansını Atatürk emretmiştir ve o da bu görevi en mükemmel şekilde yerine getirmek için yurtdışına gittiğini söyler. Eşi ile babaannesini de yanına alarak yurtdışına gider. Konya turnesi Türkiye’deki son turnesi olur. Önce Ortadoğu ülkelerinde, ardından da Avrupa ve Amerika’nın en ünlü sahnelerinde dans eder.
*
1912 yılında İstanbul’da doğar. Çocukluk yıllarında komşuları dönemin ünlü sanatçısı Kazım (Hazım) Körmükçü’den ud ve keman dersleri alır. Anne ve babasını çok erken yaşlarda kaybeder. Babaannesiyle birlikte yaşar. Müziğe ve tiyatroya ilgisi fazladır. İlkokulu bitirince, Sultanahmet’teki Ticaret Okulu'na devam eder ama ‘aklının fikrinin sahnede ve dansta olduğunu’ ifade eder.
Babaannesi, onun ilk sahneye çıkacağı Samsun’da bir kumpanyada çalışmasına, tek bir koşulla izin verir: Alman vatandaşı ve dansçı olan Harry ile evlenecek ayrıca Harry Müslüman olacaktır. Harry sünnet olup, Ali İlhami adını alır. Pee soyadını, Harry ile evliliği sonrasında alır. Sahneye 14 yaşında iken çıkar. Samsun’da ilk işe başladığı yıl bin lira maaş alır, bu o yıllarda büyük bir paradır. Samsun’da başlayan sahne hayatı, tüm Anadolu’yu dolaşarak devam eder.
*
En hareketli dönemini II. Dünya Savaşı sıralarında Almanya’da yaşar. Bir gece iki Nazi subayı yanına gelerek Hitler’in propaganda subayı ve sağ kolu Goebbels’in kendisini görmek istediğini söyler. Goebbels’in ihtişamlı malikanesine geldiklerinde çok iyi karşılanır. Goebbels, kendisine Almanlar için casusluk yapmasını önerir. Amerika’ya gidip bir Türk dansözü kisvesi altında Amerikan istihbaratına sızmasını ister.
Goebbels’e bu teklifi düşüneceğini söyleyerek malikaneden ayrılır. Adolf Hitler onu özel bir trenle Berlin’e getirtir ve baş başa bir görüşme yaparlar. Hitler ona Türkiye ve özellikle Kilis’in yolları ile ilgili sorular sorar. Ama o hiçbir zaman Almanlar için çalışmaz. 1942 yılına kadar öğrendiği her şeyi Ankara’ya bildirir. Hitler’in yaveri Freglayr, kendisine hayrandır. Hitler’in yaverinden çok önemli bilgiler alır. Türkiye’nin Viyana Konsolosu Behçet Öznayi’ye Almanların Paris'i işgal edeceklerini söyler. Bu bilgi çok önemlidir çünkü kimse Almanların Paris’i işgal edeceğini aklından dahi geçirmez.
*
Kocası vefat edince Türkiye’ye dönmek zorunda kalır. 1944-1951 yılları arasında Yeşilçam’da 6 filmde rol alır. Emine Adalet Pee’nin mutluluğu, bu yaşanan güzel günlerden sonra yerini, mutsuzluğa, acıya, kimsesizliğe ve hüzne bırakır. İlerleyen yaşına rağmen Beyoğlu’ndaki ucuz, kötü eğlence yerlerinde sahneye çıkıp dans etmeye başlar. Sanat hayatına 70 yaşına kadar devam eder.
Konservatuvar yıllarında onu sık sık dinlemeye giden Zeki Müren, “Ona aşık olanlardan biriydim. Çil Pavyon’da barın arkasında bir kadın; nasıl siyah, hafif şehla, enfes baygın bakışlar. Platonik bir aşktı, o gözler için o bara çok gittim” der. Emine Adalet Pee, dünya çapında ünlü olmayı da Yeşilçam sinemasında adından söz ettirmeyi de başarır. 1912 yılında başlayan yaşam öyküsü, 1986 yılında Darülaceze’de parasız ve yalnız bir şekilde son bulur…